# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ق۪يلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَۜ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْم۪ي يَعْلَمُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Kîle-dḣuli-lcenne(te)(s) kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Öldürülmek üzereyken ona: “Buyur cennete!” denildi. O ise: “Keşke” dedi, “keşke kavmim bilseydi”; |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 26, 27. Gir cennete! denildi. «Keşke, dedi, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını kavmim bilseydi!» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 26,27. Ona "Cennete gir" denince, "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" demişti. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 26,27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!" |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Denildi ki: haydi gir Cennete! ay, dedi, nolurdu kavmın bilselerdi? Rabbım bana ne mağrifet buyurdu |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Ona): «gir cennete denildi. (O da) «Nolurdu, dedi, kavmim bilselerdi», |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 26,27. (Kavmi ise onu taşa tuttular ve öldürdüler de kendisine:) “Cennete gir!” denildi. (O da:) “Keşke Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikrâm edilenlerden kıldığını kavmim bilselerdi!” dedi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Onun nasihatlarına rağmen, kavmi onu öldürdüler. Ruhuna hitaben şöyle) denildi; “- Haydi, gir cennete!” (Cevap olarak ruhu şöyle) dedi: “- Ne olurdu, kavmim bilselerdi, tasdik etselerdi? |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | (O'na) Denildi ki: «Cennete giriver.» Dedi ki: «Keşke kavmim bilselerdi!» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ona “Cennete gir” dendi. O ise “Keşke,” diyordu. “Kavmim bilseydi, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | It was said: "Enter thou the Garden." He said: "Ah me! Would that my People knew (what I know)!- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yâsin Sûresi 26. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...