# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَمَا عَلَيْنَٓا اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ | |
Türkçe Okunuşu * | Vemâ ‘aleynâ illâ-lbelâġu-lmubîn(u) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Bize düşen Allah’ın mesajını tam olarak, açık ve anlaşılır bir şekilde size ulaştırmaktır.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | «Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir» dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 16,17. Elçiler: "Doğrusu Rabbimiz bizim size gönderildiğimizi bilir; bize düşen ancak apaçık tebliğdir" demişlerdi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Bizim üzerimize (düşen vazîfe) apaçık tebliğden başkası değildir». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Ve bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Bizim üzerimize (teveccüh eden ise) apaçık bir tebliğden başka değildir.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Bize düşen açıkça tebliğ etmekten ibarettir.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "And our duty is only to proclaim the clear Message." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yâsin Sûresi 17. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...