# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | كَلَّاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kellâ innâ ḣalaknâhum mimmâ ya’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Asla! Boşuna heveslenmesin! Biz onları, çok iyi bildikleri o basit şeyden; bir nutfeden yarattık. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Hayır (hiç ummasınlar!) Şüphesiz biz onları, kendilerinin de bildikleri şeyden yarattık (fakat ibret almadılar, imana gelmediler). |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Hayır; doğrusu onları kendilerinin de bildikleri şeyden yaratmışızdır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden (meniden) yarattık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hayır, biz onları bildikleri şeyden yarattık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hayır (ne gezer)! Hakıykat biz onları (da) o bilib durdukları şeyden yaratdık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Aslâ! Şübhesiz ki biz, onları bilmekte oldukları şeyden (bir damla hakir sudan)yarattık. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Hayır, öyle şey yok. Biz; onları bildikleri şeyden (nutfeden) yarattık; (insanın aslı olan bu maddenin, iman olmaksızın ne değeri olabilir? Bununla yoğrulup da iman nuru ile aydınlığa çıkmıyan kimse, cennete girmeyi nasıl isteyebilir?) |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Hayır, asla. Şüphe yok ki Biz onları bilir oldukları şeyden yarattık. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Asla! Biz onları da o bildikleri şeyden yarattık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | By no means! For We have created them out of the (base matter) they know! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meâric Sûresi 39. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...