# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | تَدْعُوا مَنْ اَدْبَرَ وَتَوَلّٰىۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Ted’û men edbera ve tevellâ | |
1. | Ömer Çelik Meali | Çağırır kendisine, gerçeğe sırtını döneni ve Allah’a kulluktan yüz çevireni, |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 17, 18. Yüz çevirip geri dönen, (servet) toplayıp yığan kimseyi (kendine) çağırır! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 15,16,17,18. Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 17,18. O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Çağırır, sırtını dönüp gideni, |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Çağırır arkasını dönüp tersine gideni |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Gel gel diye) çağırır: (îmandan, hakdan) yüz dönen, (tâatden) arka çeviren kişiyi, |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 17,18. (O ateş, Hakk'a) arkasını dönüp (itâatten) yüz çeviren ve (mal) toplayıp dasaklayan kimseyi (kendine) çağırır! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Çağırır o ateş, imandan yüz çevirip de (Hakka) arka döneni, |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Çağır, arkasını dönüp yüz çevireni. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Arkasını döneni, hakka yüz çevireni de kendisine çağırır, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Inviting (all) such as turn their backs and turn away their faces (from the Right). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meâric Sûresi 17. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...