# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لِلْكَافِر۪ينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Lilkâfirîne leyse lehu dâfi’(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Kâfirler için bir azap ki, geldiğinde onu önleyecek hiçbir güç yoktur. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 1, 2, 3. Birisi, yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından inkârcılara gelecek olan ve hiç kimsenin savamayacağı azabı istedi! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 1,2,3. Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 1,2,3. Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Kâfirler için onu savacak yok. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Kâfirler için yok onu defi' edecek |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (O) kâfirlere mahsusdur ki onu (kendilerinden) hiçbir önleyecek (defedebilecek) yokdur. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (O azab) kâfirler içindir ki onu (kendilerinden) def' edecek kimse yoktur. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Kâfirler için öyle bir azab ki, yoktur onu bir engelleyen. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Kâfirler için bir azap ki, onu önleyecek yoktur. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | The Unbelievers, the which there is none to ward off,- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meâric Sûresi 2. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...