# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Femeni-bteġâ verâe żâlike feulâ-ike humu-l’âdûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Kim de bunun ötesine geçmeye yeltenirse, işte onlar sınırı aşanların tâ kendileridir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 29, 30, 31. Irzlarını koruyanlar -ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir-; |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bu sınırları aşmak isteyenler, işte onlar, aşırı gidenlerdir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bundan ötesini isteyenler, var ya işte onlar haddi aşanlardır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Fakat bundan ötesini arayan kişiler (yok mu?) işte onlar haddi çiğneyip aşanların ta kendileridir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | O hâlde kim bundan ötesini ararsa, işte onlar haddi aşanların ta kendileridir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Fakat bundan (zevce ve cariyelerden) ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşanlardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık her kim bunun ötesini araştırırsa işte haddi aşmış olanlar onlardır, onlar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar hadlerini aşmış olanlardır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But those who trespass beyond this are transgressors;- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meâric Sûresi 31. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...