# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَمَالِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِع۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Femâli-lleżîne keferû kibeleke muhti’în(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Rasûlüm! O kâfirlere ne oluyor ki, inkâr ve alay etmek için gözlerini üzerine dikmiş, sana doğru koşuyorlar? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 36, 37. (Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, bölük bölük sağından ve solundan sana doğru koşuyorlar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 36,37. İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 36,37. Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar? |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şimdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar: |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şimdi nevar o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 36,37. Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 36,37. Öyle ise o inkâr edenlere ne oluyor ki, (onlar alay etmek üzere) ayrı ayrı fırkalar hâlinde, sağdan ve soldan sana doğru koşan kimselerdir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Şimdi o kâfirlere ne oluyor ki, (seninle alay etmek için) boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | O kâfirlere ne oluyor ki sana doğru koşuyorlar, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Now what is the matter with the Unbelievers that they rush madly before thee- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meâric Sûresi 36. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...