Karşılaştır Abese Sûresi 1:
1,2. Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü.
Karşılaştır Abese Sûresi 2:
1,2. Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü.
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ ﴿٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 3:
3,4. (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti!
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ ﴿٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 4:
3,4. (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti!
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ ﴿٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 5:
5,6. (Servetinin gurûruyla) kendisini (îmâna) muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (îmâna gelir de İslâma kuvvet verir mi diye) ona yöneliyorsun!
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ ﴿٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 6:
5,6. (Servetinin gurûruyla) kendisini (îmâna) muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (îmâna gelir de İslâma kuvvet verir mi diye) ona yöneliyorsun!
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ ﴿٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 7:
Hâlbuki (onun kendi gurûruyla) temizlenmemesinden senin üzerine bir şey yoktur!
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ ﴿٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 8:
8,9,10. Fakat koşarak ve (Allah'dan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun.
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ ﴿٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 9:
8,9,10. Fakat koşarak ve (Allah'dan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun.
Karşılaştır Abese Sûresi 10:
8,9,10. Fakat koşarak ve (Allah'dan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun.
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 11:
Hayır (böyle yapma)! Çünki bunlar (bu âyetler), bir nasîhattir.
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ ﴿١١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 12:
Artık dileyen ondan nasîhat alır.
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 13:
13,14. (O Kur'an, Levh-i Mahfûz'da) şerefli kılınmış, (semâda) yükseltilmiş tertemiz sahîfelerdedir.
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 14:
13,14. (O Kur'an, Levh-i Mahfûz'da) şerefli kılınmış, (semâda) yükseltilmiş tertemiz sahîfelerdedir.
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 15:
15,16. Değerli ve itâatkâr yazıcı (melek)lerin elleriyle (yazılmış)tır.
Karşılaştır Abese Sûresi 16:
15,16. Değerli ve itâatkâr yazıcı (melek)lerin elleriyle (yazılmış)tır.
Karşılaştır Abese Sûresi 17:
Kahrolası (o münkir) insan, ne nankördür!
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 18:
18,19. (Allah) onu hangi şeyden yarattı? Bir nutfeden (hakir bir sudan süzülmüş hulâsadan)! Onu yarattı da ona (bir hayat) takdîr etti.
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 19:
18,19. (Allah) onu hangi şeyden yarattı? Bir nutfeden (hakir bir sudan süzülmüş hulâsadan)! Onu yarattı da ona (bir hayat) takdîr etti.
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 20:
Sonra (ana karnından çıkma) yolu(nu) ona kolaylaştırdı!
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 21:
Sonra onu öldürdü de, kabre koydurdu!
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 22:
Sonra dilediği zaman, onu (tekrar) diriltir!
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 23:
Hayır! (İnsan, Rabbinin) kendisine emrettiğini (tam olarak) yerine getirmedi!
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۙ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 24:
Şimdi o insan, yiyeceğine (bir) baksın!
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 25:
Şübhesiz ki biz, suyu (buluttan) bol bol döktük.
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَبًّاۙ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 26:
Sonra yeri (bitki ile) güzelce yardık.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقًّاۙ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 27:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَبًّاۙ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 28:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
وَعِنَبًا وَقَضْبًاۙ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 29:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًاۙ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 30:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
وَحَدَٓائِقَ غُلْبًاۙ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 31:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
وَفَاكِهَةً وَاَبًّاۙ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 32:
27,28,29,30,31,32. Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 33:
Derken (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr'a ikinci üfürülüş) geldiği zaman!
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 34:
34,35,36. O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar!
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 35:
34,35,36. O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar!
وَاُمِّهِ وَاَب۪يهِۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 36:
34,35,36. O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar!
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 37:
O gün onlardan her bir kişinin, kendine yetecek bir işi vardır!
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 38:
38,39. O gün öyle yüzler vardır ki, parlaktır, güleçtir, sevinçlidir!
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 39:
38,39. O gün öyle yüzler vardır ki, parlaktır, güleçtir, sevinçlidir!
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 40:
40,41. Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar!
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 41:
40,41. Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar!
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 42:
İşte onlar, kâfirlerin, fâcirlerin (hakka isyân edenlerin) ta kendileridir.
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾
