Karşılaştır Abese Sûresi 1:
(Peygamber) hoşlanmadı ve yüzünü çevirdi,
Karşılaştır Abese Sûresi 2:
Kendisine o a'mâ geldi diye...
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ ﴿٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 3:
Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti.
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ ﴿٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 4:
Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti.
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ ﴿٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 5:
Amma (malı ile Allah'a) ihtiyaç göstermiyene gelince;
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ ﴿٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 6:
Sen, ona dönüb sözüne kulak veriyorsun.
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ ﴿٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 7:
Onun (İslâm'ı kabul etmeyib) temizlenmemesinden sana ne? (Sen ancak tebliğe memursun).
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ ﴿٧﴾
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ ﴿٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 10:
Sen ondan yüz çeviriyorsun.
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 11:
Hayır, (bir daha böyle yapma) çünkü o Kur'an bir öğüddür.
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ ﴿١١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 12:
Artık dileyen ondan öğüd alır.
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 13:
O Kur'an, (Levh-i Mahfûz'da, Allah katında) çok şerefli sahifelerdedir.
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 14:
Ki (onların) kıymetleri yüksektir; tertemizdirler...
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 15:
(Meleklerden ibaret) kâtiblerin elleri ile yazılmıştır,
Karşılaştır Abese Sûresi 16:
Ki onlar, (Allah katında) kerimdirler, itaatkârdırlar...
Karşılaştır Abese Sûresi 17:
Kahrolası (kâfir) insan, ne nankör şey!...
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 18:
(Bu kibir ve gurur nereden? düşünmez mi? ) onu (yaratan) hangi şeyden yarattı?
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 19:
Bir nutfeden (meniden) onu yarattı da (insan) biçimine koydu.
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 20:
Sonra (ana rahminden çıkmak için) ona yolunu kolaylaştırdı.
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 21:
Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü.
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 22:
Sonra dilediği vakit, onu tekrar diriltecek, tam olarak.
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 23:
Doğrusu o insan, (Allah'ın) kendisine emrettiğini tam olarak hiç yerine getirmemiştir.
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۙ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 24:
Bir de o insan (yediği) yemeğine baksın; (onu rızık olarak kendisine nasıl verdik):
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 25:
Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَبًّاۙ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 26:
Sonra (nebat bitsin diye) toprağı bir yarış yardık.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقًّاۙ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 27:
Böylece bitirdik onda daneler,
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَبًّاۙ ﴿٢٧﴾
وَعِنَبًا وَقَضْبًاۙ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 29:
Zeytinlikler, hurmalıklar.
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًاۙ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 30:
Ağaçları göğe doğru yükselen bahçeler,
وَحَدَٓائِقَ غُلْبًاۙ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 31:
Meyveler ve nice çayırlar...
وَفَاكِهَةً وَاَبًّاۙ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 32:
(Bütün bunları) sizin ve davarlarınızın menfaati için yarattık.
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 33:
Amma kıyamet sayhası geldiği zaman,
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 34:
O gün kişi kaçacak kardeşinden,
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ ﴿٣٤﴾
وَاُمِّهِ وَاَب۪يهِۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 36:
Zevcesinden ve oğullarından,
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 37:
O gün, onlardan herkesin kendine yeter bir işi vardır, (ancak kendi derdi ile kalır).
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 38:
Bir takım yüzler vardır ki, o gün parıldar:
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ ﴿٣٨﴾
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 40:
Nice yüzler de vardır ki, o gün üzerlerinde toz toprak var.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 41:
Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır.
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Abese Sûresi 42:
İşte bunlar, kâfirler, facirlerdir...
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾