# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَوَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِمْ بِمَا ظَلَمُوا فَهُمْ لَا يَنْطِقُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve veka’a-lkavlu ‘aleyhim bimâ zalemû fehum lâ yentikûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Böylece işledikleri zulümler yüzünden tehdit edildikleri azap sözü gerçekleşir. Artık onların tek bir kelimeyle de olsa mazeret uyduracak halleri kalmaz. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Haksızlıklarından ötürü, söylenilen söz başlarına gelir. Artık konuşamaz olurlar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık konuşamazlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Yaptıkları haksızlıktan dolayı, o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Buyurur ve haksızlık ettikleri cihetle aleyhlerinde söz, hakk olur (söylenen başlarına gelir) de artık nutukları tutulur |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Zulüm etdikleri sebebiyle üzerlerine o söz vukuua gelmişdir. Artık onlar söz de söyleyemeyeceklerdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve zulmetmeleri (Allah'ın âyetlerini yalanlamaları) yüzünden o (azab) söz(ü)başlarına gelmiştir; artık onlar konuşamazlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Yaptıkları küfür yüzünden o vaadedilen azap tepelerine inmiştir; artık onlar konuşamazlar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve zulümleri sebebiyle o söylenen söz, üzerlerine vukû bulmuştur. Artık onlar söz söyleyemezler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ettikleri zulüm yüzünden haklarındaki hüküm gelip çatmıştır; artık konuşamaz olurlar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And the Word will be fulfilled against them, because of their wrong-doing, and they will be unable to speak (in plea). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Neml Sûresi 85. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...