# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنّ۪ي مُرْسِلَةٌ اِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-innî mursiletun ileyhim bihediyyetin fenâziratun bime yerci’u-lmurselûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Şimdi ben onlara değerli bir hediye göndereceğim, elçilerimin ne tür bir cevapla döneceklerine bakıp ona göre kararımı vereceğim.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 34,35. Melike: "Doğrusu hükümdarlar bir şehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini aşağılık yaparlar. İşte böyle davranırlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de, elçilerin ne ile döneceklerine bakayım" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ben ise onlara hediyye ile bir hey'et göndereceğim de bakacağım sefîrler ne ile dönecekler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Ben onlara bir hediyye göndereyim de elçiler ne (cevab) ile dönecek, bakayım». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Doğrusu ben ise, onlara bir hediye gönderen (önce iyilikle mukabele eden), daha sonra o elçilerin ne ile (nasıl bir netîce ile) döneceğine bakan (ve artık ona göre hareket edecek olan) bir kimseyim.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ben onlara (Süleyman'a) bir (heyetle) hediye göndereyim de bakayım, elçiler ne ile dönecekler (hediyem kabul mü edilecek, yoksa red mi edilecek)?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Ve muhakkak ki, ben onlara bir hediye ile (bir heyet) göndereceğim, artık gönderilenlerin ne ile dönüp geleceklerine bakacağım.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Ben onlara bir armağan gönderip bakacağım, elçiler nasıl bir cevapla dönecekler.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "But I am going to send him a present, and (wait) to see with what (answer) return (my) ambassadors." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Neml Sûresi 35. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...