# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۚ فَسَٓاءَ مَطَرُ الْمُنْذَر۪ينَ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Veemtarnâ ‘aleyhim matarâ(an)(s) fesâe mataru-lmunżerîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Üzerlerine öyle bir taş yağmuru yağdırdık ki... Azapla uyarılıp da buna aldırmayanların yağmuru ne fenâ bir yağmur oldu! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Geride kalanların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi! |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kötüydü! |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru! |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırmıştık ki ne kötüdür o münzerîn yağmuru? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onların üstüne öyle bir yağmur yağdırdık ki... Ne kötü idi inzâr edilenlerin yağmuru! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve üzerlerine (taştan) bir yağmur yağdırdık. Artık o korkutulan (kâfir) kimselerin yağmuru, ne kötü idi! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onların üzerine öyle (taştan ibaret) bir yağmur yağdırdık ki!... O korkutulup da iman etmiyenlerin yağmuru ne kötüdür!... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuş olanların yağmuru! |
11. | Ümit Şimşek Meali | Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık ki! Uyarılmış olanlar için ne kötü bir yağmurdu o! |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And We rained down on them a shower (of brimstone): and evil was the shower on those who were admonished (but heeded not)! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Neml Sûresi 58. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...