# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنْ يَرَوْا اٰيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-in yerav âyeten yu’ridû ve yekûlû sihrun mustemir(run) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Fakat müşrikler ne zaman bir mûcize görseler sırtlarını döner ve: “Bu, öteden beri süregelen kuvvetli bir büyüdür” derler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 1,2. Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar bir mu'cize görürlerse yüz çevirirler ve «Müstemir bir büyüdür» derler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hâlbuki (onlar ne zaman) bir mu'cize görseler, yüz çevirirler ve: “(Bu,) süregelen bir sihirdir!” derler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Hâlâ bir mucize görseler, yüz çevirib şöyle derler: “- Bu devam edegelen kuvvetli bir sihirdir.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onlar, bir mûcize görecek olsalar, yüz çevirirler ve daimi bir büyüdür derler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar ise ne zaman bir mucize görseler sırtlarını dönerler ve “Bu sürüp giden bir büyü” derler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But if they see a Sign, they turn away, and say, "This is (but) transient magic." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kamer Sûresi 2. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...