# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ جَٓاءَهُمْ مِنَ الْاَنْبَٓاءِ مَا ف۪يهِ مُزْدَجَرٌۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve lekad câehum mine-l-enbâ-i mâ fîhi muzdecer(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Doğrusu onlara, inandıkları takdirde kendilerini içinde bulundukları inkâr bataklığından çekip çıkaracak nice mühim haberler gelmiştir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Celâlim hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun ki onlara (kendilerini küfür ve inâddan şiddetle) vaz geçirecek nice mühim haberler gelmişdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Celâlim hakkı için, onlara (ibretlerle dolu) haberlerden öylesi geldi ki, onda(kendilerini küfürden) men' etmek (için nasîhatler) vardır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | And olsun, onlara (ibret alıncak) kıssalardan öyleleri de geldi ki, onlarda inkârdan alıkoyacak haberler var; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Andolsun ki, onlara haberlerden öylesi gelmiştir ki, onda sakındıracak öğüt vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlara, kendilerini inkârdan vazgeçirecek nice haberler gelmiştir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | There have already come to them Recitals wherein there is (enough) to check (them), |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kamer Sûresi 4. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...