# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي ضَلَالٍ وَسُعُرٍۢ | |
Türkçe Okunuşu * | İnne-lmucrimîne fî dalâlin ve su’ur(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Şüphesiz inkârcı suçlular, cennetin çok uzağında ve alevli ateşler içinde olacaklardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Şüphesiz suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Şübhe yok ki günahkârlar (dünyâda) sapıklık ve (âhiretde) çılgın ateşler içindedirler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Şübhesiz ki günahkârlar, bir dalâlet ve çılgın bir ateş içindedirler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Muhakkak ki mücrimler (müşrikler) şaşkınlık ve çılgın ateşler içindedirler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Mücrimler şaşkınlık ve çılgınlık içindeler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Truly those in sin are the ones straying in mind, and mad. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kamer Sûresi 47. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...