# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ تَرَكْنَاهَٓا اٰيَةً فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve lekad teraknâhâ âyeten fehel min muddekir(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Biz bunu gelecek nesillere bir ibret levhası olarak bıraktık. Hani bundan ibret ve ders almak isteyen? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur? |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan? |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur? |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Celâlim hakkı için bıraktık ta onu bir âyet olarak, fakat düşünen mi var? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun ki biz bunu bir âyet olarak bırakmışızdır. O halde bir düşünüb ibret alan var mı? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Celâlim hakkı için, bunu (bu gemiyi ve tûfan alâmetlerini) bir ibret olarak bıraktık; o hâlde bir ibret alan var mı? |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Celâlim hakkı için, biz bu vak'ayı (veya gemiyi), bir alâmet (ve ibret dersi) olarak bıraktık; fakat düşünen mi var? |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve şanım hakkı için onu (o gemiyi) bir ibret olmak üzere bıraktık, fakat hani yâd edip ibret alan? |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz onu geride bir ibret olarak bıraktık. Fakat hani ibret alacak olan? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And We have left this as a Sign (for all time): then is there any that will receive admonition? |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kamer Sûresi 15. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...