Kasas Sûresi(28) 76. Ayet


76 / 88


# Meal Ayet
Arapça اِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسٰى فَبَغٰى عَلَيْهِمْۖ وَاٰتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَٓا اِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُٓواُ بِالْعُصْبَةِ اُ۬ولِي الْقُوَّةِۗ اِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِح۪ينَ
Türkçe Okunuşu * İnne kârûne kâne min kavmi mûsâ febeġâ ‘aleyhim(s) veâteynâhu mine-lkunûzi mâ inne mefâtihahu letenû-u bil’usbeti ulî-lkuvveti iż kâle lehu kavmuhu lâ tefrah(s) inna(A)llâhe lâ yuhibbu-lferihîn(e)
1. Ömer Çelik Meali Kãrûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Fakat Firavun’la işbirliği yaparak onlara zâlimce davranıyordu. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, sadece anahtarlarını taşımak bile güçlü kuvvetli bir cemaate zor geliyordu. Kavmi kendisini şöyle ikaz ediyordu: “Şımarma! Şüphesiz Allah şımaranları sevmez!”
2. Diyanet Vakfı Meali Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.  
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali 76,77. Karun, Musa'nın milletindendi; ama onlara karşı azdı. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Milleti ona: "Böbürlenme, Allah şüphesiz ki böbürlenenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, ahiret yurdunu gözet, dünyadaki payını da unutma; Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk isteme; doğrusu Allah bozguncuları sevmez" demişlerdi.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki: "Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez."
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali Hakıkaten Karûn Musânın kavminden idi de onlara karşı bağyetmiş idi, ona öyle hazîneler vermiştik ki anahtarları cidden güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu, o vakıt kavmı ona şöyle demişti: güvenme çünkü Allah güvenenleri sevmez
7. Hasan Basri Çantay Meali Filhakıyka Kaarun Musânın kavmindendi. Fakat onlara karşı serkeşlik etdi o. Biz ona öyle hazineler verdik ki anahtarları (nı taşımak bile) gücü kuvvetli büyük bir cemâate ağır geliyordu. O vakit kavmi ona şöyle demişdi: «Şımarma. Çünkü Allah şımarıkları sevmez».
8. Hayrat Neşriyat Meali Hakikaten Karun, Mûsâ'nın kavminden idi. Fakat onlara karşı azgınlık etmişti. Ve ona öyle hazînelerden vermiştik ki, gerçekten onun (hazînelerinin) anahtarları(nı taşımak)güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. O zaman kavmi ona şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünki Allah, böbürlenenleri sevmez!”
9. Ali Fikri Yavuz Meali Gerçekten Karûn, Mûsa'nın kavminden idi de onlara karşı azgınlık etmişti. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları güçlü kuvvetli bir toplulukla (zorla) taşınıyordu. O vakit (Mûsa'nın) kavmi, ona şöyle demişti: “- Gururlanıb şımarma, çünkü Allah (dünya malı ile) şımaranları sevmez.
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Şüphe yok ki Karun, Mûsa'nın kavminden bulunmuştu. Fakat onlara karşı haddi tecavüz etti ve ona hazinelerden öylesini vermiş idik ki, onun anahtarları muhakkak kuvvetli, büyük bir cemaate ağır geliyordu. O vakit kavmi ona dedi ki: «Şımarma! Şüphe yok ki Allah şımarık olanları sevmez.
11. Ümit Şimşek Meali Karun, Musa'nın kavminden idi ve onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak bile güçlü kuvvetli bir topluluğa zor geliyordu. Kavmi ise ona “Şımarma,” demişti. “Çünkü Allah şımarıkları sevmez.
12. Yusuf Ali (English) Meali Qarun was doubtless, of the people of Moses; but he acted insolently towards them: such were the treasures We had bestowed on him that their very keys would have been a burden to a body of strong men: Behold, his people said to him: "Exult not, for Allah loveth not those who exult (in riches).
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Kasas Sûresi 76. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...