# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ وَصَّلْنَا لَهُمُ الْقَوْلَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَۜ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Velekad vassalnâ lehumu-lkavle le’allehum yeteżekkerûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Gerçek şu ki biz, bu ilâhî vahyi onlara birbiri ardınca ulaştırdık. Umulur ki düşünüp ders alırlar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir). |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulamışızdır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten o kâfirlere, Kur'an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Now have We caused the Word to reach them themselves, in order that they may receive admonition. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kasas Sûresi 51. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...