# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْاَمْثَالَۘ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْب۪يرًا | |
Türkçe Okunuşu * | Vekullen darabnâ lehu-l-emśâl(e)(s) vekullen tebbernâ tetbîrâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Biz onların her birine öğüt alsınlar diye geçmiş milletlerden misâller getirmiştik. Fakat uyarılarımızı hiçe saymaları yüzünden hepsini şiddetli bir biçimde helâk ettik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Her birine misaller vermiştik ama, dinlemedikleri için hepsini kırdık geçirdik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onların herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ki her birine nasıyhat olarak emsal anlatmıştık ve her birini mahv-ü perişan ettik de ettik |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Biz (onlardan) her birine (geçmişlerden) misâller irâd etdik. (Fakat peygamberlerini tekzîb etdikleri için) hepsini tam bir helak ile imhaa eyledik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Her birine (îkaz edici) misâller getirdik. (Fakat dinlemedikleri için) hepsini tamâmen kırıp geçirdik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunlardan her birine (kendilerinden öncekilerin helâkine dair) nasihat olarak nice misaller anlattık. Fakat, iman etmediklerinden hepsini tamamen helâk ettik. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve bütün onların kendileri için misaller irâd ettik ve hepsini de kırdık geçirdik. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz onlardan hepsine misaller getirmiştik. Sonra da hepsini kırıp geçirdik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | To each one We set forth Parables and examples; and each one We broke to utter annihilation (for their sins). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Furkan Sûresi 39. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...