# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِذَٓا اُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّن۪ينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًاۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-iżâ ulkû minhâ mekânen dayyikan mukarranîne de’av hunâlike śubûrâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Zincirlerle elleri boyunlarına kelepçelenmiş, ayakları bukağılı olarak cehennemin dar bir yerine tıkıldıkları vakit, hemen orada ölsek de kurtulsak diye helâk olmak için can atacaklar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Elleri boyunlarına bağlanarak, dar bir yerden atıldıkları zaman, orada, yok olup gitmeyi isterler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman da, oracıkta yok olmayı isterler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları vakıt de orada helâke haykırırlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Elleri boyunlarına bağlı olarak onun en dar yerine atıldıkları vakit orada (Yetiş ey) helak (diye) bağırırlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Elleri boyunlarına bağlı kimseler olarak onun (o Cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta (ölsek de kurtulsak diyerek) helâki çağırırlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Elleri boyunlarına bağlı olarak, o ateşin dar bir yerine atıldıkları vakit, orada: “-Ey helâk, neredesin, yetiş!” diye bağırırlar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve o ateşten dar bir yere etleri boyunlarına bağlı bir halde atıldıkları zaman orada helâki davet eder dururlar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Bağlı olarak Cehennemin dar bir yerine tıkıldıkları zaman yok olup gitmek isterler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And when they are cast, bound together into a constricted place therein, they will pLead for destruction there and then! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Furkan Sûresi 13. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 54. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 54. Ayet Arapça: وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَك ...
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...