# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اُنْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْاَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ سَب۪يلًا | |
Türkçe Okunuşu * | Unzur keyfe darabû leke-l-emśâle fedallû felâ yestatî’ûne sebîlâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Rasûlüm! Baksana; senin için şâir, sihirbaz, kâhin diyerek ne tür benzetmeler yaptılar? İşte bu yüzden yoldan saptılar da bir daha doğru yolu bulmaya güç yetiremiyorlar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bak senin için nasıl misaller verdiler de bu yüzden nasıl sapıklığa düştüler! Artık hak yolu bulmaya güçleri yetmez. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Biz pek âlâ biliyoruz seni dinlerken ne suretle dinliyorlar? Birbirleriyle fısıldaşırlarken de ve o zalimler derlerken de: başka değil, sırf bir sihirli adama tâbi' oluyorsunuz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bak, sana nasıl misâller getirib sapdılar. Artık onlar bir yol (bulmıy) a güc yetiremiyeceklerdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bak, senin için (şâir, sihirbaz ve kâhin diyerek) nasıl misâller getirdiler de bu yüzden dalâlete düştüler; artık (hakka giden) bir yola güçleri yetmez. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bak, seni nelere nisbet ettiler (şairdir, sahirdir, mecnundur dediler) de nasıl dalâlete düştüler! Artık hak yolu bulmağa güçleri yetmez. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Bak senin için nasıl misaller irad ettiler, artık onlar sapıtmış oldular, artık onlar doğru bir yola (gitmeğe) güç yetiremezler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Seni benzettikleri şeye bak! Onlar öyle bir saptılar ki, bir daha da yollarını bulamıyorlar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | See what similes they strike for thee: but they have gone astray, and never can they find a way. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İsrâ Sûresi 48. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Bakara suresi 85. ayette şöyle buyrulur: اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذٰلِكَ مِنْكُمْ اِ ...
Duhâ sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 11 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve güneşin ışığının iyice ortaya çıktığı “kuşluk vakti” mânasına gelen ا ...
Duha suresi, Mekke döneminde nüzul olmuştur. Duha suresi, 11 ayettir. Duha, kuşluk vakti demektir. DUHA SURESİ ARAPÇA Duha Suresi Arapça Yazılışı ...
Çift kelimesi sözlükte, “bir erkek ve bir dişiden meydana gelen takım, iki eş” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de çift ve çiftlere çeşitli şekilde te ...
De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, ...
Çocuk kelimesi sözlükte, “büyüyünceye kadar olan devresinde insana verilen isim, insan yavrusu” anlamına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de, çocuk kelimesi bir ...