# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَقَالَ الَّذ۪ٓي اٰمَنَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُونِ اَهْدِكُمْ سَب۪يلَ الرَّشَادِۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve kâle-lleżî âmene yâ kavmi-ttebi’ûni ehdikum sebîle-rraşâd(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O mü’min adam nasihatlerine şöyle devam etti: “Ey kavmim! Gelin bana uyun ki size doğru yolu göstereyim.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | O iman eden kimse: Ey kavmim! dedi, siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | O inanan kimse dedi ki: "Ey milletim! Bana uyun, sizi doğru yola eriştireyim." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | O inanan kimse dedi ki: “Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O iman etmiş olan kimse dedi ki: "Ey kavmim! Bana uyun ki size doğru yolu göstereyim." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O iyman eden zat ise: ey kavmım, dedi: Gelin ardımca size reşad yolunu göstereyim |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | İman eden o (zât): «Ey kavmim, dedi, siz bana uyun, size doğru yolu göstereceğim». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Îmân etmiş olan (adam) dedi ki: “Ey kavmim! Bana uyun; size doğru yola rehberlik edeyim!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İman etmiş olan (adam şöyle) dedi: “- Ey kavmim! Siz bana uyun; size doğru yolu göstereceğim. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İmân eden zât ise dedi ki: «Ey kavmim! Bana tâbi olunuz, sizi doğru yola götüreyim.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | İman eden zat, “Ey kavmim,” dedi. “Bana uyun ki size doğru yolu göstereyim. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | The man who believed said further: "O my people! Follow me: I will lead you to the Path of Right. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'min Sûresi 38. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۜ اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍ اٰمِن۪ينَ Takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pın ...
Bizler için örnek şahsiyetler olan ashâb-ı kirâmın ve evliyâullâhın Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hissettikleri büyük mes’ûliyet duygusu, onu ne derecede hay ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...