# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اُو۬لٰٓئِكَ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنْهَا مَح۪يصًا | |
Türkçe Okunuşu * | Ulâ-ike me/vâhum cehennemu velâ yecidûne ‘anhâ mehîsâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | İşte onların barınakları cehennemdir; oradan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İşte onların varacağı yer cehennemdir. Oradan kaçacak yer de bulamıyacaklardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir kaçış yolu bulamazlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunların varacakları yer cehennemdir. Ondan kurtulmak için çare bulamazlar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | İşte onların varacakları yer Cehennemdir, ve ondan halâsa hiç bir çare bulamıyacaklardır. |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | İşte onlar (böyle). Onların yurdları cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer de bulamayacaklardır onlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | İşte onlar yok mu, varacakları yer Cehennemdir, ondan kaçacak bir yer de bulamazlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İşte onların varacakları yer Cehennemdir; ve ondan kurtuluşa hiç bir çare bulamayacaklardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İşte onların varacakları yer cehennemdir. Ve ondan kaçıp sığınacak bir yer de bulamayacaklardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Öylelerinin varacakları yer Cehennemdir; oradan kaçıp sığınacak bir yer de bulamazlar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They (his dupes) will have their dwelling in Hell, and from it they will find no way of escape. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Nisâ Sûresi 121. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ ...
Ankebût Sûresi 41-45. Ayetler ve Meali 41. "Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de b ...
Tuz sözlükte, “Suda eriyen, kokusuz, dili yakan bir tada sâhip, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billûrsu madde” demektir. Tuz kelimes ...