# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنَّ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-inne lilleżîne zalemû ‘ażâben dûne żâlike velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Zâlimler için âhiret azabından önce dünyada da bir azap vardır; fakat onların çoğu bunu bilmez. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları bilmezler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şüphesiz o zulmedenlere ondan başka da azab vardır. Fakat çokları bilmezler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O zulmedenlere ondan beride de bir azâb vardır velâkin pek çokları bilmezler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Muhakkak ki o zulmedenlere bundan evvel de bir azâb var. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve şübhesiz ki o zulmedenlere, bundan başka (dünyada da) bir azab vardır; fakat onların çoğu bilmezler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Muhakkak ki o zalimlere (kâfirlere), bundan (ahiret azabından) önce de (kabirde veya Bedir savaşında) bir azab var; fakat pek çokları bilmezler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Zulmedenler için ondan önce bir azap daha vardır; lâkin çoğu bilmiyor. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And verily, for those who do wrong, there is another punishment besides this: But most of them understand not. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tûr Sûresi 47. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...