Tûr Sûresi 47. Ayet Tefsiri


47 / 49


Tûr Sûresi Hakkında

Tûr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 49 âyettir. İsminin 1. âyette geçip dağ mânasına gelen ve hususiyle Hz. Mûsâ’nın Allah Teâlâ ile konuştuğu dağın adı olarak bilinen اَلطُّورُ (Tûr) kelimesinden alır. Mushaf tertibine göre 52, iniş sırasına göre 76. sûredir.

Tûr Sûresi Konusu

Kıyâmetin ve cehennemin dehşetli manzaralarından bahsedilir. Cennetliklerin nâil olacakları nimetler daha geniş olarak haber verilir. Kesinlikle vuku bulacak bu gerçeklere rağmen Peygamberimiz (s.a.s.)’i kâhinlikle ve delilikle suçlayıp reddeden; benzerini getirmeleri mümkün olmayan mûcize kelam Kur’ân-ı Kerîm’i inkâr eden kâfirlerin akılsızlıkları bir takım dikkat çekici sorularla gözler önüne serilir. Asılsız iddiaları tenkit edilerek çürütülür. Bu bâtıl dâvalarından vazgeçmedikleri takdirde kâfirler, öncelikle dünyada başlarına inecek azapla, sonra da âhiret azabıyla tehdit edilir. Bütün bunlara rağmen Resûlullah (s.a.s.)’e ve O’nun şahsında tüm müslümanlara Allah Teâlâ’nın vereceği hükmü sabırla beklemeleri ve büyük bir titizlikle kulluk vazifelerine devam etmeleri istenir.

Tûr Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli ikinci, iniş sırasına göre yetmiş altıncı sûredir. Secde sûresinden sonra, Mülk sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

TEFSİR:

Müşriklerin ve kâfirlerin çarpılıp cansız yere serilecekleri gün, ölüm veya birinci kez sura üfürülen gündür. Kıyamet günü dehşetli cehennem azabını gördüklerinde akıllarının başlarından gitmesi de kastedilmiş olabilir. Hâsılı o, onların iradelerinin ellerinden alınıp kurtuluş için hiçbir şey yapma imkânlarının kalmadığı gün olacaktır. O gün onların dünyada Peygamber (s.a.s.) ve mü’minler için hazırladıkları tuzakların kendilerine bir faydası olmaz. Bilakis kurdukları bu tuzakların hesabını vermek ve cezasını ödemek mecburiyetinde kalırlar. Yardım edip onları Allah’ın azabından kurtaracak kimse de bulunmaz. Onlara kıyamet azabı gelip çatmadan önce dünyada ve kabirde de daha bir kısım azaplar takdir edilmiştir. Dünyadaki hastalıklar, belalar, felaketler, malların telef olması, çocukların ölmesi, savaşlar, açlık ve kıtlıklar buna misaldir. Kabirde de onları bekleyen nice sıkıntı ve azaplar vardır.

Bunlar hatırlatıldıktan sonra sûrenin sonunda Resûlullah (s.a.s.)’e ve onun şahsında tüm mü’minlere şu tâlimatlar verilir:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...