# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Feżekkir femâ ente bini’meti rabbike bikâhinin velâ mecnûn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Rasûlüm! Sen öğüt vermeye devam et. Şunu bil ki sen, Rabbinin nimeti sâyesinde ne bir kâhinsin, ne de bir deli! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Resûlüm!) Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O halde va'z-u tezkire devam et, çünkü sen, rabbının ni'meti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Habîbim) sen hemen öğüt vermekde devam et. Öyle ya, sen Rabbinin ni'meti sayesinde ne bir kâhin, ne de bir mecnun değilsin. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Ey Resûlüm!) O hâlde nasîhat et; çünki Rabbinin ni'meti hakkı için, sen ne bir kâhinsin, ne de bir mecnun! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O halde (Ey Rasûlüm, sen) öğüd ve nasihata devam et; çünkü sen, Rabbinin (nübüvvet ve İslâm) nimeti sayesinde ne kâhinsin, ne mecnûn... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de deli. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Therefore proclaim thou the praises (of thy Lord): for by the Grace of thy Lord, thou art no (vulgar) soothsayer, nor art thou one possessed. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tûr Sûresi 29. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...