Karşılaştır Rahmân Sûresi 4:
Ona anlayıp açıkça anlatmayı öğretti.
Karşılaştır Rahmân Sûresi 5:
Güneş ve ay bir belirli bir hesâba göre hareket etmektedir.
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ ﴿٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 6:
Yıldızlar da ağaçlar da Allah’a secde ederler.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 7:
Göğe gelince, Allah onu yükseltti, kâinattaki mükemmel ahengi sağlayan ölçü ve dengeyi koydu.
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ ﴿٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 8:
Ta ki siz de bundan ders ve örnek alıp ölçüyü aşmayasınız!
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ ﴿٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 9:
Öyleyse tarttıklarınızı adâletle dosdoğru tartın ve hiçbir zaman ölçüyü eksik tutmayın!
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ ﴿٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 10:
Yeryüzüne gelince, Allah onu tüm canlılar için yayıp döşedi.
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 11:
Orada çeşit çeşit meyveler, ürünler ve salkımlarla yüklü hurma ağaçları vardır.
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ ﴿١١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 12:
Sapları ve yaprakları hayvanlara yiyecek olarak kullanılan taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 13:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 14:
Allah insanı kiremit gibi pişmiş bir çamurdan yarattı.
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 15:
Cinleri de dumanı olmayan saf bir ateş alevinden yarattı.
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 16:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 17:
O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 18:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 19:
O, suyu acı ve tatlı iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 20:
Fakat aralarında bir engel vardır; onu aşıp da birbirine karışmazlar.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 21:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 22:
O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 23:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 24:
Deniz üzerinde koca dağlar gibi yüzüp giden devâsâ gemiler O’nundur.
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۚ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 25:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 26:
Yeryüzünde bulunan herkes fânidir.
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 27:
Yalnız sonsuz büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâkî kalacaktır.
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 28:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 29:
Göklerde ve yerde bulunan her canlı tüm ihtiyaçlarını O’ndan ister. O ise, sayısız isim ve sıfatlarıyla her an sınırsız tecellî ve yaratma hâlindedir.
يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 30:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 31:
Ey cin ve insan topluluğu! Yakında hesâbınızı görmek üzere sizin için de boş vaktimiz olacak!
سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِۚ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 32:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 33:
Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin hududundan geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa, haydi geçin gidin bakalım! Şunu bilin ki, onları ancak üstün bir güç, kuvvetli bir delil ve bilgi ile geçebilirsiniz.
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 34:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 35:
Üzerinize dumansız bir ateş alevi ve erimiş bir bakır gönderilir de ne yapsanız Allah’ın azabından kurtulamaz, kendinize yardım edecek kimse de bulamazsınız.
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 36:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 37:
Gök yarılıp kızarmış yağ gibi kıpkırmızı bir güle dönüştüğünde son derece korkunç bir hal alacak ve müthiş işler olacak!
فَاِذَا انْشَقَّتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِۚ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 38:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 39:
Artık o gün ne insanlara ne de cinlere günahları sorulur.
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذَنْبِه۪ٓ اِنْسٌ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 40:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 41:
Ömürlerini günahla doldurmuş inkârcı suçlular sîmâlarından tanınırlar; derhal perçemlerinden ve ayaklarından kıskıvrak yakalanıp cehenneme atılırlar.
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 42:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 43:
İşte kâfirlerin dünyada iken varlığını inkâr edip durdukları cehennem!
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ ﴿٤٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 44:
Şimdi onlar, cehennem ateşiyle kaynar su arasında devamlı döner dururlar.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ ﴿٤٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 45:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ ﴿٤٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 46:
Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vermekten korkan kimseye iki cennet vardır.
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ ﴿٤٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 47:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 48:
Her iki cennet de türlü türlü meyveler veren sık yapraklı ağaçlarla doludur.
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ ﴿٤٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 49:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 50:
İkisinde de akıp giden iki pınar vardır.
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ ﴿٥٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 51:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 52:
İkisinde de her çeşit meyveden çifter çifter vardır.
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ ﴿٥٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 53:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 54:
Cennetlikler, orada astarları kalın atlastan dokunmuş döşekler üzerine kurulurlar. Her iki cennetin olgunlaşmış meyveleri de ellerinin altında, hemen erişilip toplanıverecek yakınlıktadır.
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 55:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 56:
O cennetlerde bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş öyle tatlı bakışlı güzel kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan eli değmiştir ne de cin.
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٥٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 57:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٥٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 58:
O kadınlar güzellik ve parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar.
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ ﴿٥٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 59:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 60:
İyiliğin mükâfatı böyle iyilikten başka ne olabilir ki?
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ ﴿٦٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 61:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 62:
Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ ﴿٦٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 63:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٦٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 64:
Baştanbaşa yemyeşil iki cennet.
Karşılaştır Rahmân Sûresi 65:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 66:
İkisinde de gürül gürül akan iki pınar vardır.
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ ﴿٦٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 67:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 68:
Her ikisinde de türlü türlü meyveler, hurmalar, narlar bulunur.
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ ﴿٦٨﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 69:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٦٩﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 70:
Bunların içinde iyi huylu, güzel yüzlü hanımlar vardır.
ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ ﴿٧٠﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 71:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧١﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 72:
Onlar çadırlarda sadece eşleri için ayrılmış gözlerinin siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz fevkalade güzel hûrilerdir!
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ ﴿٧٢﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 73:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٣﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 74:
Daha önce kendilerine ne bir insan eli değmiştir, ne de cin.
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٧٤﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 75:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٥﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 76:
O cennetlerdekiler, yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ ﴿٧٦﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 77:
Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٧﴾
Karşılaştır Rahmân Sûresi 78:
Sonsuz büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin ismi ne yücedir!
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ ﴿٧٨﴾