# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve kîle men(se) râk(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Yok mu bunu iyileştirecek, şifa verip kurtaracak?” dendiği zaman, |
2. | Diyanet Vakfı Meali | «Tedavi edebilecek kimdir?» denir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 26,27. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 26,27,28,29,30. Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve denilir: kim var bir okuyacak? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 26,27. Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: “Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?” denilir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Yok mu kurtaran?” dendiğinde, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And there will be a cry, "Who is a magician (to restore him)?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kıyamet Sûresi 27. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...