# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ | |
Türkçe Okunuşu * | İnne fî żâlike leżikrâ limen kâne lehu kalbun ev elkâ-ssem’a ve huve şehîd(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Elbette bunda duyarlılığını yitirmemiş bir kalbi olan veya zihnini toparlayarak can kulağıyla dinleyen kimseler için gerçekten ibret alınacak bir hatırlatma vardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazır bulunup kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şübhesiz ki bu söylenende kalbi olan yâhud şuhud halinde kulak tutan kimse için uyandıracak bir ıhtar vardır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Şübhesiz ki bunda aklı olan, yahud, kendisi huzuur (-ı kalb) içinde olarak, kulak veren kimseler için elbette bir öğüd (ve haatıra) vardır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Şübhesiz ki bunda, kalbi olan veya (fikren) hazır bulunup kulak veren kimseler için gerçekten bir ibret vardır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Muhakkak ki bu sûrede anılanlarda, aklı olan, yahud kendisi huzurlu bir kalb içinde olduğu halde (nasihatlere) kulak veren kimse için, bir ihtar; (bir ibret dersi) vardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki, bunda elbette bir öğüt vardır, kendisi için bir kalb olan veya kendisi şahid olarak kulak veren kimse için. |
11. | Ümit Şimşek Meali | İşte bunda kalbi olan veya görerek kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Verily in this is a Message for any that has a heart and understanding or who gives ear and earnestly witnesses (the truth). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kaf Sûresi 37. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...