# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَبَشِّرِ الْمُؤْمِن۪ينَ بِاَنَّ لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ فَضْلًا كَب۪يرًا | |
Türkçe Okunuşu * | Vebeşşiri-lmu/minîne bi-enne lehum mina(A)llâhi fadlen kebîrâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Sen mü’minlere, Allah tarafından pek büyük bir lutuf ve ikrâma erişeceklerini müjdele. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İnananlara, Rablerinden büyük bir lütuf olduğunu müjdele. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardır... |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Mü'minlere müjdele: onlara Allahdan bir büyük fadıl var |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Habîbim) Allahdan kendilerine cidden büyük bir fazl (-u kerem inayet buyurulmuş) olduğunu mü'minlere müjdele. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve Allah'dan kendileri için gerçekten (pek) büyük bir lütuf olduğunu mü'minlere müjdele! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Ey Rasûlüm) müminlere müjdele: Onlara gerçekten büyük bir mükâfat var. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve mü'minleri müjdele. Muhakkak ki onlar için elbette Allah tarafından pek büyük bir ihsan vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Mü'minlere de, Allah'tan pek büyük bir lütuf ve ikrama erişeceklerini müjdele. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then give the Glad Tidings to the Believers, that they shall have from Allah a very great Bounty. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Ahzâb Sûresi 47. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...