# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Veyekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntum sâdikîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Bir de: “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz şu kıyâmet ne zaman?” diye alay ederler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Eğer sözünüzde doğru iseniz bu vâdettiğiniz (kıyamet) ne zaman kopacak? derler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Doğru sözlü iseniz söyleyin bu vaad ne zamandır?" derler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek” diyorlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ve: "Eğer gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?" diyorlar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve «ne vakıt bu va'd eğer gerçekseniz?» diyorlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar: «Eğer (sözünüzde) gerçek söyleyenlerseniz bu va'd (in tehakkuku) ne zaman»? derler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bir de “Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va'd (edilen kıyâmet) ne zaman?” diyorlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar (Mekke, kâfirleri) diyorlar ki: “-Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu vukuu vaad edilen kıyamet ne zaman?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve derler ki: «Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz ne vakit bu vaad?» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Diyorlar ki: “Doğru söylüyorsanız, vaad ettiğiniz bu şey ne zaman?” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They say: "When will this promise (come to pass) if ye are telling the truth?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sebe' Sûresi 29. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...