Sebe' Sûresi(34) 23. Ayet


23 / 54


# Meal Ayet
Arapça وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُٓ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُۜ حَتّٰٓى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَاۙ قَالَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا الْحَقَّۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ
Türkçe Okunuşu * Velâ tenfe’u-şşefâ’atu ‘indehu illâ limen eżine leh(u)(c) hattâ iżâ fuzzi’a ‘an kulûbihim kâlû mâżâ kâle rabbukum(s) kâlû-lhakk(a)(s) vehuve-l’aliyyu-lkebîr(u)
1. Ömer Çelik Meali Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiği kişi hakkında ve yine O’nun izin verdiği kişi tarafından yapılmadıkça şefaat de hiçbir fayda vermez. Nihâyet şefaat izni çıkıp da kalplerindeki korku ve dehşet giderildiği zaman şefaat bekleyenler, şefaat edeceklere: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da: “Gerçeği buyurdu” diye cevap verirler. Allah, pek yüce, çok büyüktür.
2. Diyanet Vakfı Meali Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.  
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. Sonunda, gönüllerindeki korku giderilince birbirlerine "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar; "Hak söyledi" derler. O, yücedir, büyüktür.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür.
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Allah'ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Şefaat sahipleri de): "Hakkı söyledi" derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür.
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali Huzurunda şefaat faide de vermez, ancak izin verdiği kimseninki müstesna, nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman «rabbınız ne buyurdu?» Derler. «hakkı» derler, o öyle yüksek, öyle büyük
7. Hasan Basri Çantay Meali Onun nezdinde, (âhiretde) kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fâide etmez. Nihayet (ona izin çıkıb da) kalblerinden korku giderildiği zaman (birbirine): «Rabbiniz ne buyurdu»? derler, (şefaat edecekler de:) «Hakkı (söyledi)» derler. O, çok yüce, çok büyükdür.
8. Hayrat Neşriyat Meali Ve (o gün) O'nun (Allah'ın) huzûrunda kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehşet giderildiği zaman (birbirlerine): “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Şefaat edecek olanlar da:) “Hakkı(buyurdu)!” derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.
9. Ali Fikri Yavuz Meali Allah katında, (ahirette Allah'ın) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet (şefaat edenle şefaat olunanların) kalblerinden (şefaata izin verilmekle) korku giderildiği zaman: “- Rabbiniz (şefaat hakkında) ne buyurdu?” derler. Şefaat edecekler de: “- Allah hakkı söyledi, (razı olduğu kimseler için şefaata izin verdi)” derler. O her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki: «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok âlî, çok büyüktür.
11. Ümit Şimşek Meali Onun katında, Onun izin verdiklerinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince, şefaat bekleyenler, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Şefaat edecekler ise “Hakkı söyledi,” derler. “Çünkü O pek yüce, pek büyüktür.”
12. Yusuf Ali (English) Meali "No intercession can avail in His Presence, except for those for whom He has granted permission. So far (is this the case) that, when terror is removed from their hearts (at the Day of Judgment, then) will they say, ´what is it that your Lord commanded?´ they will say, ´That which is true and just; and He is the Most High Most Great´."
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Sebe' Sûresi 23. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/enfal-suresinin-10-ayeti-ne-anlatiyor-196012-m.jpg
Enfal Suresinin 10. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَمَا جَعَلَهُ اللّٰهُ اِلَّا بُشْرٰى وَلِتَطْمَئِنَّ بِه۪ قُلُوبُكُمْۚ وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ اِنَّ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/enfal-suresinin-2-ayeti-ne-anlatiyor-195989-m.jpg
Enfal Suresinin 2. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَاِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ اٰيَاتُهُ زَادَتْه ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/araf-suresinin-199-ayeti-ne-anlatiyor-195968-m.jpg
Araf Suresinin 199. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ (Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahille ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/baskasini-kendine-tercih-etmek-isar-ile-ilgili-ayetler-195961-m.jpg
Başkasını Kendine Tercih Etmek (İsar) İle İlgili Ayetler

Başkasını kendine tercih etmek, varını yoğunu muhtaçlara vermek ile ilgili ayetler... AYETLER “Kendileri muhtaç olsalar bile, başkasını daha ço ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/06/sirasiyla-namaz-sureleri--namazda-okunan-kisa-zammi-sureler-195731-m.jpg
Sırasıyla Namaz Sureleri | Namazda Okunan Kısa Zammı Sureler

Kısa sureler Kuran'daki sırasına göre hazırlanmıştır. Fatiha suresinden başlayarak Nas suresine kadar devam eden kısa surelerin Arapça, Türkçe okunuşl ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/araf-suresinin-194-ayeti-ne-anlatiyor-195950-m.jpg
Araf Suresinin 194. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَا ...