# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ذٰلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِمَا كَفَرُواۜ وَهَلْ نُجَاز۪ٓي اِلَّا الْكَفُورَ | |
Türkçe Okunuşu * | Żâlike cezeynâhum bimâ keferû(s) vehel nucâzî illâ-lkefûr(a) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nankörlükleri ve peygamberleri yalanlamaları yüzünden onları işte böyle cezalandırdık. Biz zâten çokça nankörlük eden inkârcılardan başkasını cezalandırmayız. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Nankörlük ettikleri için onları böyle cezalandırdık. Biz nankörden başkasını cezalandırır mıyız! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İşte böylece, inkarlarından ötürü onları cezalandırdık. Biz nankörden başkasına ceza mı veririz? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Nimetlere karşı nankörlük etmeleri sebebiyle onları işte böyle cezalandırdık. Biz (bu şekilde) ancak nankörleri cezalandırırız. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunu onlara nankörlüklerinin cezası yaptık ve biz hep böyle çok nankör olanları cezalandırırız. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunu onlara nankörlüklerinin cezası yaptık ve biz hep öyle çok nankör olanları cezalandırırız |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | İşte biz onları böyle nankörlük etdikleri için cezalandırdık. Biz nankör olandan başkasını cezalandırır mıyız? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Nankörlük ettiklerinden dolayı onları böyle cezâlandırdık. (Biz,) çok nankörlük edenden başkasını mı cezâlandırırız? |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunu, onlara, nankörlüklerinin cezası yaptık. Biz nankörlük edenleri ancak böyle cezalandırırız. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İşte onları böyle nankörlükleri sebebiyle cezalandırdık ve Biz nankör olanlardan başkasını cezalandırır mıyız? (Elbette cezalandırmayız.) |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nankörlükleri yüzünden onları böyle cezalandırdık. Yoksa Biz nankörlerden başkasını cezalandırır mıyız? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | That was the Requital We gave them because they ungratefully rejected Faith: and never do We give (such) requital except to such as are ungrateful rejecters. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sebe' Sûresi 17. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...