# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحًاۜ اِنّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ | |
Türkçe Okunuşu * | Eni-’mel sâbiġâtin vekaddir fî-sserd(i)(s) va’melû sâlihâ(an)(s) innî bimâ ta’melûne basîr(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ona şöyle emrettik: “Vücudun gerekli yerlerini örtüp koruyacak büyüklükte zırhlar yap ve onların yeterli ölçü ve sağlamlıkta olmasına dikkat et!” Siz de ey mü’minler, sâlih ameller işlemeye bakın; çünkü ben bütün yaptıklarınızı görüyorum. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Geniş zırhlar imal et, dokumasını ölçülü yap. (Ey Davud hanedanı!) İyi işler yapın. Kuşkusuz ben, yaptıklarınızı görmekteyim, diye (vahyettik). |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 10,11. "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 10,11. Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi işler yapın, çünkü ben her yapacağınızı gözetiyorum. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bol bol zırhlar yap ve iyi biçime yatır diye. Siz de salâh ile çalışın, daha iyi işler yapın, çünkü ben her yapacağınızı gözetiyorum |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «(Bütün bedeni örtecek) uzun zırhlar yap, (onları) dokumada intizaamı gözet» diye (buyurduk). «(Ey Dâvuud haanedânı) iyi amel (ve hareketler) de bulunun. Çünkü hakıykat ben, ne yaparsanız tastamam görenim». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 10,11. Şânım hakkı için, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla berâber tesbîh edin!” (dedik). Ve “Geniş zırhlar yap!” diye demiri ona yumuşattık. “Hem dokumasında ölçüyü gözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünki ben ne yaparsanız hakkıyla görenim” (diye vahyettik). |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Geniş zırhlar yap ve dokuma hususunda ölçü kullan diye, kendisine emrettik. Siz de ey Davud ailesi! Salih amel işleyin; çünkü ben bütün yaptıklarınızı görürüm. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Geniş, uzun zırhlar yap ve zırh halkalarını güzelce tanzim et ve iyi amel işleyin. Şüphe yok ki, Ben ne yapar olduklarınızı görücüyüm. |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Dokusu düzenli, bol zırhlar yap,” dedik. “Güzel işler yapmaya bakın; çünkü Ben sizin yaptıklarınızı görüyorum.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (Commanding), "Make thou coast of mail, balancing well the rings of chain armour, and work ye righteousness; for be sure I see (clearly) all that ye do." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sebe' Sûresi 11. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ اِنِ افْتَرَيْتُهُ فَعَلَيَّ اِجْرَام۪ي وَاَنَا۬ بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تُجْرِمُونَ۟ Yoksa “Bu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَخْبَتُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْۙ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...
Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...