Şuarâ Sûresi 177-184. Ayet Tefsiri


177-184 / 227


Şuarâ Sûresi Hakkında

Şuarâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 224-227. âyetlerin Medine’de indiği söylenir. 227 âyettir. İsmini 224. âyette geçen ve “şâirler” mânasına gelen اَلشُّعَرَاءُ (şuarâ) kelimesinden alır. Sûrenin ayrıca “Tâ. Sîn. Mîm” ve birkaç peygamberin kıssasını ihtivâ etmesi sebebiyle الجامعة (Câmia) isimleri de vardır. Resmî sıralamada 26, iniş sırasına göre 47. sûredir.  

Şuarâ Sûresi Konusu

Furkan sûresinde yer alan “inzâr: Allah’ın azabıyla tehdit ve uyarı”, bu sûrede peygamber kıssalarından verilen muşahhas misallerle genişçe izah edilerek, İslâm’ı tüm yönleriyle bir hayat nizamı hâlinde tebliğ ve tatbik edip yerleştirmeye çalışan Resûlullah (s.a.s.) teselli buyrulur. Bu gâyeye matuf olarak yedi peygamber kıssası anlatılır. Bahsi geçen peygamberlerin gerçek peygamber olması gibi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de gerçek peygamber, ona indirilen kitabın da Allah kelâmı gerçek bir Kur’an olduğu haber verilir. Allah Teâlâ’nın varlık âlemine yerleştirdiği kevnî âyetler, önceki peygamberlerin gösterdiği mûcizeler, kavimlerinin başına inen ilâhî kahır tecellîleri ve bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in mûcizevî yapısı bu hakîkatin şahididir. Bu gerçekler ışığında Resûlullah (s.a.s.) bir kâhin ve şâir olmadığı gibi, Kur’an da bir kehânet ve şiir değildir. Şeytanların böyle her yönüyle ulvî ve hârikulâde bir söz indirmeleri mümkün olmadığı gibi, hangi vadide dolaştıkları belli olmayan şâirlerin de bunun gibi bir söz söylemeleri muhaldir.  O, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in kalbine Cebrâil (a.s.) tarafından inzal edilmiş, insanlığı ilâhî azap ile uyarıp ebedî nimetlerle müjdelemek maksadını taşıyan Allah kelâmıdır. Gerçek kurtuluş, ancak onun tâlimatlarına inanıp itaat etmekle mümkün olabilecektir. Sûre boyunca Cenâb-ı Hakk’ın “Azîz: çok güçlü, kuvvetli, mağlup edilemez bir kudret sahibi” ismi ile birlikte “Rahîm: çok merhametli” ismi tekrar edilir. İnsanlık tarihi, O’nun rahmet tecellilerine olduğu gibi gazap tecellilerine de şâhitlik etmektedir. Bu durumda, Allah’ın rahmetine mi, yoksa gazabına mı müstahak olmaya karar vermenin insanların kendi tercihlerine kaldığına işaret edilir.

Şuarâ Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi altıncı, iniş sırasına göre kırk yedinci sûredir. Vâkıa sûresinden sonra, Neml sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 197. âyeti ile son dört âyetinin (224-227) Medine döneminde indiğine dair rivayetler de vardır (Süyûtî, el-İtkån, I, 12; İbn Âşûr, XIX, 89-90).

اِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ ﴿١٧٧﴾
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ ﴿١٧٨﴾
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ ﴿١٧٩﴾
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ ﴿١٨٠﴾
اَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِر۪ينَۚ ﴿١٨١﴾
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَق۪يمِۚ ﴿١٨٢﴾
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَۚ ﴿١٨٣﴾
وَاتَّقُوا الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْاَوَّل۪ينَۜ ﴿١٨٤﴾
Karşılaştır 177: Şuayb onlara şu öğütte bulundu: “Artık Allah’tan korkup günahlardan sakınmaz mısınız?”
Karşılaştır 178: “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
Karşılaştır 179: “O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
Karşılaştır 180: “Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”
Karşılaştır 181: “Ölçeği tam yapın. Eksik ölçerek başkalarına zarar verenlerden olmayın.”
Karşılaştır 182: “Tarttığınızda da doğru terazi ile tartın.”
Karşılaştır 183: “İnsanların mallarını eksilterek, onları haklarından mahrum etmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”
Karşılaştır 184: “Sizi de, sizden önceki nesilleri de yaratan Allah’tan korkun!”

TEFSİR:

Yedinci ibretli kıssa “Eyke halkı”nın durumudur. “Eyke”, sık ağaçlık, ormanlık yer demektir. “Ashâbü’l-Eyke” de orada yaşayan insanlardır. Hz. Şuayb hem kendi kavminin yaşadığı Medyen’e (bk. A‘râf  7/85), hem de burada beyân buyrulduğu üzere Eyke halkına peygamber olarak gönderilmiştir. Medyen’e gönderilişinden bahsedildiğinde “kardeşleri Şuayb” ifadesi kullanılırken (bk. Hûd 11/84), “Ashâbü’l-Eyke”ye gönderilişi söz konusu edildiğinde bu kayıt düşülmez. Çünkü o, nesep itibariyle Medyenlilerin kardeşi idi, fakat Ashâb-ı Eyke’nin kardeşi değildi.

Tüm peygamberler gibi doğru sözlü, emin ve ihlâslı bir elçi olan Şuayb (a.s.)’ın tebliğde bulunduğu insanlardan istediği hususlar şunlardı:

  Ölçeği tam ölçmek, onu eksik tutup kul hakkı yememek. Bunu başarabilmek için de doğru terazi ile tartmak. Ölçerken cömert davranarak fazla fazla ölçüp vermenin bir fazilet olduğunda ise şüphe yoktur.

  İnsanların mallarını eksiltmemek ve onları haklarından mahrum etmemek. Onların mallarının değerini meşrû olmayan yollarla düşürmeye çalışıp kimseye zulmetmemek.

  Yol kesmek, baskın yapmak, fitne çıkarmak, ekinleri çiğneyip yok etmek gibi yeryüzünde bozgunculuk yapmamak, karışıklık çıkarmamak.

  Onları da, onlardan önce gelip geçmiş nesilleri de yaratan Allah’tan korkmak; O’na karşı gelmekten sakınmak. İnsan nesli bir zincirin halkaları şeklinde devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında önceki nesillerin yaratılmasının, sonraki nesillerin dünyaya gelişi bakımından bir ilâhî lutuf olduğu anlaşılacaktır.

Güzel ve tesirli konuşması itibariyle “Hatîbü’l-Enbiyâ”[1] ünvanıyla anılan Hz. Şuayb’ın bu nasihatleri kâr etmedi:

[1] Hatîbu’l-Enbiyâ: Peygamberler arasında hitabetiyle ve güzel konuşmasıyla ün yapmış peygamber.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-107-ayeti-ne-anlatiyor-196907-m.jpg
Yunus Suresinin 107. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-196893-m.jpg
Yunus Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-95-ayeti-ne-anlatiyor-196861-m.jpg
Yunus Suresinin 95. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ Asla Allah’ın âyetlerini yalan ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-85-86-ayetleri-ne-anlatiyor-196846-m.jpg
Yunus Suresinin 85-86. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: فَقَالُوا عَلَى اللّٰهِ تَوَكَّلْنَاۚ رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَۙ وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-196830-m.jpg
Yunus Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۙ وَاُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْم ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/yunus-suresinin-62-ayeti-ne-anlatiyor-196800-m.png
Yunus Suresinin 62. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ Bilesiniz ki Allah’ın dostlarına hiçbir ...