Sâffât Sûresi 102-107. Ayet Tefsiri


102-107 / 182


Sâffât Sûresi Hakkında

Saffât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 182 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve saf tutmuş varlıklardan bahseden الصَّٓافَّاتُ (sâffât) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 37, iniş sırasına göre 56. sûredir.

Sâffât Sûresi Konusu

Sûre Allah’ın birliğini vurgulayarak söze başlar. Mahşer yerinden, cennet ve cehennemden acı ve tatlı insan manzaraları sunarak âhiretin gerçekliğini ortaya koyar. Hz. Nûh, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn, Hz. İlyâs, Hz. Lut ve Hz. Yûnus’un kıssalarından kesitler takdim ederek, bir taraftan Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği ilâhî bilgilerin doğruluğunu belirtirken, bir taraftan da Peygamber ve mü’minleri sabır ve azimle davalarının müdâfii olmaya teşvik eder. Çünkü Allah, daha önce de olduğu gibi, şimdi de Peygamber ve ona inananlara mutlaka yardım edecek ve onları galip kılacaktır.

Sâffât Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı sûredir. En‘âm sûresinden sonra, Lokman sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ ﴿١٠٢﴾
فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ ﴿١٠٣﴾
وَنَادَيْنَاهُ اَنْ يَٓا اِبْرٰه۪يمُۙ ﴿١٠٤﴾
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١٠٥﴾
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْبَلٰٓؤُ۬ا الْمُب۪ينُ ﴿١٠٦﴾
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪يمٍ ﴿١٠٧﴾
Karşılaştır 102: Çocuk büyüyüp de, beraberinde çalışıp çabalayacak yaşa gelince İbrâhim bir gün: “Evlâdım! Son birkaç gecedir rüyâmda seni kurban etmem gerektiğini görüyorum. Ne dersin, bir düşün bakayım?” dedi. Çocuk hiç tereddüt etmeden: “Babacığım! Sana emredilen neyse onu yap; inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” diye cevap verdi.
Karşılaştır 103: İkisi de Allah’ın emrine tam mânasıyla teslim olmuştu. İbrâhim oğlunu sağ şakağı üzerine yere yatırdı.
Karşılaştır 104: Kendisine: “Ey İbrâhim!” diye seslendik.
Karşılaştır 105: “Gerçekten sen gördüğün rüYanin gereğini yerine getirdin. Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.”
Karşılaştır 106: Hiç şüphe yok ki bu apaçık bir imtihandı.
Karşılaştır 107: Oğlunun canına bedel olarak, ona büyük bir kurbanlık verdik.

TEFSİR:

Hz. İbrâhim, Hacer ve İsmâil’i Allah’ın emriyle o dönemde ıssız bir vadi olan, kimsenin bulunmadığı Mekke’de Kâbe’nin yanına yerleştirdi, dua edip geri döndü. (bk. İbrâhim 14/37)  Arada bir, onların yanına uğruyordu. Bir seferinde Mekke’de bir rüyâ gördü. Rüyâsında, âyette buyrulduğu gibi İsmâil’i kurban ediyordu. Hz. İbrâhim, rüyâ şeytânî mi, Rabbânî mi diye şüphelendi. Ancak aynı rüyâ üç gün üst üste devam etti. Bu günler, hac mevsiminin tevriye, arefe ve bayramın birinci günü idi. İsmâil (a.s.) koşup oynayacak, babasının yanında çalışıp çabalayacak yaşa gelmiş, hayâtının en sevimli çağını yaşıyordu. İbrâhim’in, Allah’a verdiği sözü yerine getirmesi için, oğlu İsmâil’i kurban etmesi gerekiyordu.

Hz. İbrâhim gördüğü rüyayı henüz hayatının baharında olan biricik yavrusu sevimli İsmâil’e açınca, o peygamber namzedi çocuğun verdiği cevap Allah’a teslimiyetin zirve noktalarını gösteren ve çağlar boyu mü’min gönüllerde “Âh teslimiyet!” ateşini alevlendiren bir mâhiyet arz ediyordu:

“- Babacığım! Emrolunduğunu yap; inşallah beni sabredenlerden bulursun. Bıçağını iyi bileyle ki hemen kessin. Böylece can vermek daha kolay olur. Bıçağı çekerken de yüzüme bakma. Belki babalık şefkati ile Allah’a olan sözünü geciktirebilirsin. Senden ayrılınca Rabbime, dünya nimetlerinden ayrılınca cennete ka­vuşacağım. Benim asıl hüznüm, canımı vermem değil, kendi elinle kurban ettiğin evlâdının acısını ve hasretini ömür boyu unutamayacak olmanadır…” dedi.

Baba-oğul, bu şekilde Allah’ın emrine tam bir teslîmiyet gösterdiler. İbrâhim (a.s.) ciğerparesini kurban etmek üzere büyük bir azim ve kararlılıkla sağ şakağı üzerine yatırdı. Tam kurban edecekken Cebrâil  (a.s.) yetişti. Bıçağı köreltip kesmez hale getirdi. Cenâb-ı Hak İbrâhim’e rüyâsına sadakat gösterdiğini, gereğini tam olarak yerine getirmede samimi davrandığını, hele o yaşlılık döneminde evladına olan muhabbetinin Allah’ın emrini yerine getirmesine mani olmadığını, tam bir iman ve teslimiyet imtihanından geçip bunu kazandığını haber erdi. Ardından Cebrâil (a.s.) cennetten kurban edilecek büyük bir koç indirdi. (bk. Hâkim, el-Müstedrek, II, 605-606; Taberî, Târih, I, 263-278)

İbrâhim (a.s.), oğlu ve hanımıyla birlikte Allah’a kulluk yolunda böyle zor soruların imtihanını başarıyla vermesi sebebiyle:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-55-56-ayetleri-ne-anlatiyor-197660-m.jpg
Hicr Suresinin 55-56. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِط۪ينَ قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّه۪ٓ اِلَّا الضَّٓ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlayarak-hissederek-ve-feyz-alarak-okumanin-onemi-nedir-197656-m.jpg
Kur’ân-ı Kerîm’i Anlayarak, Hissederek ve Feyz Alarak Okumanın Önemi Nedir?

Gerçek saâdet, Kur’ânî hakîkatlerin cenneti içinde yaşayabilmektir. Her iki cihânın da bahtiyarlığı, Kur’ân’ın ihtişâmına bürünmekle mümkündür. Zira K ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-45-46-ayetleri-ne-anlatiyor-197647-m.jpg
Hicr Suresinin 45-46. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۜ اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍ اٰمِن۪ينَ Takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pın ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerime-muhabbet-ve-tazim-nasil-olmalidir-197645-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’e Muhabbet ve Tazim Nasıl Olmalıdır?

Bizler için örnek şahsiyetler olan ashâb-ı kirâmın ve evliyâullâhın Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hissettikleri büyük mes’ûliyet duygusu, onu ne derecede hay ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-21-ayeti-ne-anlatiyor-197619-m.jpg
Hicr Suresinin 21. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ummetin-en-sereflileri-hadisi-197615-m.jpg
“Ümmetin En Şereflileri” Hadisi

Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...