Saffât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 182 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve saf tutmuş varlıklardan bahseden الصَّٓافَّاتُ (sâffât) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 37, iniş sırasına göre 56. sûredir.
Sûre Allah’ın birliğini vurgulayarak söze başlar. Mahşer yerinden, cennet ve cehennemden acı ve tatlı insan manzaraları sunarak âhiretin gerçekliğini ortaya koyar. Hz. Nûh, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn, Hz. İlyâs, Hz. Lut ve Hz. Yûnus’un kıssalarından kesitler takdim ederek, bir taraftan Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği ilâhî bilgilerin doğruluğunu belirtirken, bir taraftan da Peygamber ve mü’minleri sabır ve azimle davalarının müdâfii olmaya teşvik eder. Çünkü Allah, daha önce de olduğu gibi, şimdi de Peygamber ve ona inananlara mutlaka yardım edecek ve onları galip kılacaktır.
Mushaftaki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı sûredir. En‘âm sûresinden sonra, Lokman sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
✺ Naîm cennetleri; yani ebedi nimetlerle tıklım tıklım dolu cennetler,
✺ Türlü türlü cennet meyveleri,
✺ Başka âyetlerden de öğrendiğimize göre çeşitli mücevheratla işlenmiş, süslenmiş koltuklar. Cennetlikler, onlar üzerinde dostâne bir şekilde karşılıklı oturup sohbet edecekler.
✺ Akıp çağıldayan tertemiz kaynaklardan doldurulmuş, son derece berrak, içenlere doyumsuz lezzet ve haz veren içecekler. Bunlar ne dünyadaki alkollü içecekler gibi insanı sersemletir, ne bir zararı olur, ne de sarhoş yapar. “Akan kaynak”tan olması, onların bolluğunu gösterir. Nitekim Muhammed (s.a.s.) sûresinde haber verildiğine göre, cennette sudan, sütten, şaraptan ve süzme baldan ırmaklar akmaktadır. (Muhammed 47/15)
✺ Hanımlar. Bakışlarını yalnızca beylerine çevirmiş, başka erkeklere bakmayan, iffetli, hayalı, yumuşak bakışlı, güzel gözlü dilberler. Renkleri, toz ve topraktan korunmuş, tüyler içinde saklanmış deve kuşu yumurtası gibi; beyazla çok hafif kırmızı karşımı gül rengi gibi. Beyaz, pürüzsüz, güzel tenli eşler. Bunlar her türlü lekeden uzaktır ve kendilerine hiçbir el değmemiştir.
Şimdi size cennetliklerin doyumsuz sohbetlerinden bir kesit sunuluyor:Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِط۪ينَ قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّه۪ٓ اِلَّا الضَّٓ ...
Gerçek saâdet, Kur’ânî hakîkatlerin cenneti içinde yaşayabilmektir. Her iki cihânın da bahtiyarlığı, Kur’ân’ın ihtişâmına bürünmekle mümkündür. Zira K ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۜ اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍ اٰمِن۪ينَ Takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pın ...
Bizler için örnek şahsiyetler olan ashâb-ı kirâmın ve evliyâullâhın Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hissettikleri büyük mes’ûliyet duygusu, onu ne derecede hay ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...