Kalem Sûresi(68) 14. Ayet


14 / 52


# Meal Ayet
Arapça اَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَن۪ينَۜ
Türkçe Okunuşu * En kâne żâ mâlin ve benîn(e)
1. Ömer Çelik Meali Malları ve oğulları var diye sakın onlara boyun eğme!
2. Diyanet Vakfı Meali 10, 11, 12, 13, 14. (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali 10,11,12,13,14. Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali 10,11,12,13,14. Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Mal ve oğulları var diye (böyle davranır).
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali Mal sahibi olmuş ve oğulları var diye
7. Hasan Basri Çantay Meali (Öylesini tanıma) mal ve oğullar saahibi olmuş diye.
8. Hayrat Neşriyat Meali 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!
9. Ali Fikri Yavuz Meali Mal sahibidir ve oğulları vardır diye, (bunlara itaat etme).
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Mal ve oğullar sahibi olmuş diye.
11. Ümit Şimşek Meali Malları, oğulları var diye onlara uyma.
12. Yusuf Ali (English) Meali Because he possesses wealth and (numerous) sons.
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Kalem Sûresi 14. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/yunus-suresinin-17-ayeti-ne-anlatiyor-196658-m.jpg
Yunus Suresinin 17. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ All ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/cinler-neyden-yaratildi-hakkinda-kisaca-bilgiler-196648-m.jpg
Cinler Neyden Yaratıldı? Hakkında Kısaca Bilgiler

Rahman suresi 14. ayet: "Allah insanı kiremit gibi pişmiş bir çamurdan yarattı."Rahman suresi 15. ayet: "Cinleri de dumanı olmayan saf bir ateş alev ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/enam-suresindeki-10-emir-196638-m.jpg
Enam Suresindeki 10 Emir

Enam suresi 151, 152 ve 153. ayetlerde sıralanan buyruklar... ENAM SURESİNDEKİ ON EMİR “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/yunus-suresinin-12-ayeti-ne-anlatiyor-196626-m.jpg
Yunus Suresinin 12. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِذَا مَسَّ الْاِنْسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنْبِه۪ٓ اَوْ قَاعِدًا اَوْ قَٓائِمًاۚ فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ م ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/sabiiler-ile-ilgili-ayetler-196634.jpg
Sabiiler ile İlgili Ayetler

Sabiîlik, El-Cezîre’de ortaya çıkan ve Hz. Yahyâ’ya (as.) bağlı olduğu ileri sürülen bir Yahûdi-Hristiyan mezhebi veya ışık-karanlık düalizmine dayalı ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/09/yunus-suresinin-6-ayeti-ne-anlatiyor-196616.jpg
Yunus Suresinin 6. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ فِي اخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ ...