# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَقَدْ اَضَلُّوا كَث۪يرًاۚ وَلَا تَزِدِ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا ضَلَالًا | |
Türkçe Okunuşu * | Ve kad edallû keśîrâ(n)(s) velâ tezidi-zzâlimîne illâ dalâlâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Böylece pek çoklarını şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zâlimlerin şaşkınlığını artır ya Rabbi!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Böylece birçoğunu saptırdılar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlığını artır." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve çoğunu şaşırttılar, sen de zalimleri artırma ancak şaşkınlıkca artır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Hakıykaten onlar birçoklarını başdan çıkardılar. Sen (ey Rabbim) o zaalimlerin şaşkınlığından başka şeylerini artırma». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Böylece birçoklarını gerçekten dalâlete düşürdüler. (Rabbim!) O zâlimlere,(mü'minlere kurdukları o tuzaklarda) şaşkınlıktan başka bir şey artırma!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten bunlar çok kimseleri yoldan çıkardılar. (Ey Rabbim!) Sen de zalimlerin ancak helâkini artırır.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Ve muhakkak ki, birçoklarını sapıklığa düşürdüler. Ve (Yarabbi! Sen de) O zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Gerçekten bunlar pek çoklarını saptırdılar. Sen de onların şaşkınlığını arttır!” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "They have already misled many; and grant Thou no increase to the wrong- doers but in straying (from their mark)." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Nuh Sûresi 24. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...