# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَف۪ي سِجّ۪ينٍۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Kellâ inne kitâbe-lfuccâri lefî siccîn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Gerçek şu ki, doğru yoldan sapmış kâfirlerin defteri Siccîn’dedir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn'de olmaktır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hayır hayır: çünkü fâcirlerin yazısı siccîndedir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sakın (hîleye sapmayın. Âhiret hisâbını unutmayın). Çünkü kötülerin kitabı muhakkak ki «Siccîn» dedir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hayır! (Hîle yapmayın, âhiretten gaflet etmeyin!) Çünki günahkârların (amel) defteri elbette Siccîn'dedir! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Hayır, (o hileye sapmayın, ahireti inkâr etmeyin). Çünkü kâfirlerin (amel) defterleri, (Siccin adı verilen) bir kütükte tesbit edilmiştir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn'dedir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | O günahkârların kayıtları Siccîn'dedir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Day! Surely the record of the wicked is (preserved) in Sijjin. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mutaffifin Sûresi 7. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...