Semud Milleti ile ilgili ayetler (19 kayıt)

A'râf / 73. Ayet

وَاِلٰى ثَمُودَ اَخَاهُمْ صَالِحًاۢ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْۜ هٰذِه۪ نَاقَةُ اللّٰهِ لَكُمْ اٰيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ ف۪ٓي اَرْضِ اللّٰهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُٓوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; çünkü sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Doğrusu Rabbinizden size apaçık bir delil gelmiştir. O da, size bir mûcize olarak Allah’ın şu devesidir. Onu kendi hâline bırakın, Allah’ın arzında yesin, içsin. Sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi can yakıcı bir azap yakalayıverir.”


Tevbe / 70. Ayet

اَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَاُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ اِبْرٰه۪يمَ وَاَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِۜ اَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِۚ فَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Yoksa onlara daha önce helâk edilen toplulukların, Nûh kavminin, Âd ve Semûd’un, İbrâhim kavminin, Medyen halkının ve şehirleri altı üstüne getirilmiş Lût kavminin ibret dolu haberleri gelmedi mi? Halbuki onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişti de, kabul etmemişlerdi. Allah onlara kesinlikle zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


Hûd / 61. Ayet

وَاِلٰى ثَمُودَ اَخَاهُمْ صَالِحًاۢ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ هُوَ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ ف۪يهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِۜ اِنَّ رَبّ۪ي قَر۪يبٌ مُج۪يبٌ

Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i peygamber gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin için O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O, sizi topraktan yarattı ve sizin yeryüzünde ömür sürüp, orayı îmâr etmenizi istedi. O halde O’ndan bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. Çünkü Rabbim kullarına çok yakındır; onların istek ve dualarına muhakkak cevap verir.”


Hûd / 68. Ayet

كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۜ اَلَٓا اِنَّ ثَمُودَا۬ كَفَرُوا رَبَّهُمْۜ اَلَا بُعْدًا لِثَمُودَ۟

Sanki bir zaman bolluk içinde orada hiç yaşamamışlardı. Haberiniz olsun ki, Semûd kavmi Rablerini tanımayıp inkâr yolunu tuttu. Neticede Semûd kavmi yok olup gitti.


Hûd / 95. Ayet

كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۜ اَلَا بُعْدًا لِمَدْيَنَ كَمَا بَعِدَتْ ثَمُودُ۟

Sanki bir zaman bolluk içinde orada hiç yaşamamışlardı. Haberiniz olsun ki, Semûd kavmi helâk olup gittiği gibi, Medyen halkı da öyle helâk olup gittiler.


Ra'd / 9. Ayet

عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَب۪يرُ الْمُتَعَالِ

O, duyular ötesini de, duyuların algı sahasına gireni de hakkıyla bilendir. O, ululardan ulu, yücelerden yücedir.


İsrâ / 59. Ayet

وَمَا مَنَعَنَٓا اَنْ نُرْسِلَ بِالْاٰيَاتِ اِلَّٓا اَنْ كَذَّبَ بِهَا الْاَوَّلُونَۜ وَاٰتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَاۜ وَمَا نُرْسِلُ بِالْاٰيَاتِ اِلَّا تَخْو۪يفًا

Kâfirlerin keyfî olarak istedikleri mûcizeleri göndermekten bizi alıkoyan tek sebep, daha öncekilerin bu gibi mûcizeleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd halkına açıkça görünen bir mûcize olarak o dişi deveyi vermiştik de, onu öldürmekle zulüm işlemiş, kendilerine yazık etmişlerdi. Biz o mûcizeleri sadece korkutup uyarmak için göndeririz.


Hac / 44. Ayet

وَاَصْحَابُ مَدْيَنَۚ وَكُذِّبَ مُوسٰى فَاَمْلَيْتُ لِلْكَافِر۪ينَ ثُمَّ اَخَذْتُهُمْۚ فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ

Medyen halkı da. Mûsâ da yalanlanmıştı. Fakat ben, her seferinde kâfirlere mühlet verdim; sonra da kendilerini azabımla yakalayıverdim. Beni tanımamalarına karşılık, benim onları akıllarına gelmeyecek şekilde cezalandırmam nasılmış, görsünler!


Furkan / 38. Ayet

وَعَادًا وَثَمُودَا۬ وَاَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذٰلِكَ كَث۪يرًا

Âd’ı, Semûd’u, Ress halkını ve bunlar arasında daha nice nesilleri de inkârları sebebiyle helâk ettik.


Neml / 45. Ayet

وَلَقَدْ اَرْسَلْنَٓا اِلٰى ثَمُودَ اَخَاهُمْ صَالِحًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ فَاِذَا هُمْ فَر۪يقَانِ يَخْتَصِمُونَ

Semûd kavmine de, “Allah’a kulluk edin” diye tebliğde bulunması için kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Ama çok geçmeden onlar, birbiriyle çekişen iki grup oluverdiler.


Ankebût / 38. Ayet

وَعَادًا وَثَمُودَا۬ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ۠ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّب۪يلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِر۪ينَۙ

Âd ve Semûd’u da helâk ettik. Onların başına nelerin geldiği, harap olmuş meskenlerinden size açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püsledi de, böylece onları doğru yolu tutmaktan alıkoydu. Halbuki onlar gerçeği görebilecek kadar zeki ve uyanık kimselerdi.


Mü'min / 30. Ayet

وَقَالَ الَّذ۪ٓي اٰمَنَ يَا قَوْمِ اِنّ۪ٓي اَخَافُ عَلَيْكُمْ مِثْلَ يَوْمِ الْاَحْزَابِۙ

Bunun üzerine mü’min adam: “Ey kavmim!” dedi, “Eğer Mû­sâ’­yı yalanlar veya onu öldürmeye teşebbüs ederseniz, ben sizin geçmişte Allah’a baş kaldıran zâlim toplumların uğradığı türden bir felâkete uğramanızdan korkuyorum!”


Mü'min / 31. Ayet

مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذ۪ينَ مِنْ بَعْدِهِمْۜ وَمَا اللّٰهُ يُر۪يدُ ظُلْمًا لِلْعِبَادِ

“Tıpkı Nûh kavminin, Âd ve Semûd halklarının ve ondan sonraki toplumların başlarına gelen korkunç felâketlerin benzeri bir felâkete... Yoksa Allah kullarına asla zulmetmek istemez.”


Kaf / 14. Ayet

وَاَصْحَابُ الْاَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍۜ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَع۪يدِ

Eyke ahâlisi ve Tübba‘ kavmi de. Evet, bunların hepsi peygamberleri yalanladı ve kendilerini tehdit ettiğim cezaya müstahak olup, o cezaya çarptırıldılar.


Necm / 50. Ayet

وَاَنَّهُٓ اَهْلَكَ عَادًاۨ الْاُو۫لٰىۙ

Doğrusu önceki Âd kavmini de O helâk etti.


Necm / 51. Ayet

وَثَمُودَا۬ فَمَٓا اَبْقٰىۙ

Semûd’u da helâk edip geriye hiçbir iz bırakmadı.


Hâkka / 4. Ayet

كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ

Semûd ve Âd kavimleri, başlarına çarpacak o ânî ve dehşetli felâketi yalanladılar.


Hâkka / 5. Ayet

فَاَمَّا ثَمُودُ فَاُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ

Semûd kavmi o korkunç, haddi aşkın ses ve sarsıntıyla yok olup gitti.


Şems / 11. Ayet

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَاۙۖ

Semûd kavmi, sınır tanımaz azgınlığı yüzünden peygamberini yalanladı.



https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-92-ayeti-ne-anlatiyor-195159-m.jpg
Enâm Suresinin 92. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ وَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...