# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّ لَدَيْنَٓا اَنْكَالًا وَجَح۪يمًاۙ | |
Türkçe Okunuşu * | İnne ledeynâ enkâlen ve cahîmâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Çünkü bizim nezdimizde onlar için hazırlanmış kelepçeler ve kızgın alevli bir ateş var. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 12, 13. Hiç şüphesiz bizim nezdimizde (onlar için hazırlanmış) boyunduruklar, yakıcı bir ateş, boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap vardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 12,13. Şüphesiz katımızda onlar için ağır boyunduruklar, cehennem, boğazı tıkayan bir yiyecek ve can yakan azap vardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 12,13. Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Çünkü bizim yanımızda bukağılar var, ve bir cehîm var |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Çünkü bizim yanımızda (ağır) bukağılar var, yakıcı bir ateş var, |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Çünki bizim yanımızda ağır kelepçeler ve yakıcı bir ateş vardır! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Zira (ahirette kâfirler için) bizim yanımızda bukağılar ve (içine) girecekleri bir ateş var. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki Bizim yanımızda ağır bukağılar ve bir alevli ateş vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Bizim katımızda nice bukağılar, alevler, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | With Us are Fetters (to bind them), and a Fire (to burn them), |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Müzzemmil Sûresi 12. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...