Yunus Sûresi 94-95. Ayet Tefsiri


94-95 / 109


Yunus Sûresi Hakkında

Yûnus sûresi Mekke’de inmiştir. 109 âyettir. İsmini, 98. âyette zikri geçen Yûnus (a.s.)’dan almıştır. Mushaf tertibine göre 10, nüzûl sırasına göre 51. sûredir.

Yunus Sûresi Konusu

 Sûre ağırlıklı olarak itikâdî mevzuları ele alır. Kâinattaki kudret ve azamet tecellilerine ibret nazarıyla bakarak tek olan Allah’ı tanımanın, O’na inanıp kulluk etmenin, şirki ve putperestliği terk etmenin ehemmiyetini; bu sebeple ilâhî tâlimatları insanlığa ulaştırmakla vazifeli olan Peygamberlerin davetine kulak vermenin lüzûmunu beyân eder. Peygamber’in davetine icâbet edenlerle etmeyenlerin âhirette karşılaşacakları iyi veya kötü âkıbeti haber verir. Hâsılı sûre tevhid, nübüvvet ve âhiret ekseninde döner durur. Hz. Nûh, Hz. Mûsâ-Hz. Hârûn ve Hz. Yûnus kıssalarına kısaca temasla da vereceği mesajları misâllendirerek pekiştirir.

Yunus Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada onuncu, iniş sırasına göre elli birinci sûredir. İsrâ sûresinden sonra, Hûd’dan önce Mekke’de, büyük bir ihtimalle hicretten iki yıl önce nâzil olmuştur. 40. âyetle 94-96. âyetlerin Medine’de nüzûlüne dair rivayetler de vardır.

فَاِنْ كُنْتَ ف۪ي شَكٍّ مِمَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ فَسْـَٔلِ الَّذ۪ينَ يَقْرَؤُ۫نَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَۚ لَقَدْ جَٓاءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَۙ ﴿٩٤﴾
وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ ﴿٩٥﴾
Karşılaştır 94: Sana indirdiğimiz bu bilgilerin doğruluğu hususunda farz-ı muhâl en küçük bir şüphe duyacak olursan, senden önce gelip kendilerine verilen o kitabı okuyanlara sor! Elbette sana Rabbinden gerçeğin ta kendisi gelmiştir; sakın şüphe edenlerden olma!
Karşılaştır 95: Yine sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma; yoksa hüsrâna uğrayanlardan olursun!

TEFSİR:

Bu âyetler, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in kendisine gelen vahiy ve anlatılan kıssalar hususunda herhangi bir şüphe taşıdığı gibi bir imada bulunuyor değildir. Bu âyetler, bundan önce ve sonra gelen âyetler ve içinde bulundukları metin açısından ele alındığı zaman, mâna ve maksatlarının açık olduğu anlaşılacaktır. Şöyle ki:

Resûl-i Ekrem (s.a.s.), müşriklerin alayları, inkârları, kendisine ve mü’minlere karşı işkenceye varan kötü muameleleri karşısında bunalıyordu. Vahiy nedir bilmeyen, risâletten habersiz, bütün güçleriyle dünyaya ve maddeye kilitlenmiş insanlara, fizik ötesi âlemden, vahiyden, beş duyunun algı sahası gibi hayal ve tasavvurun alanına da girmeyen Allah ile münâsebetten bahsediyordu. Ayrıca haklarında hiçbir şey okumadığı, ihtimal o güne kadar da hiçbir şey duymadığı asırlarca önce geçmiş hâdiselerden ve mûcizelerden haber veriyordu. Bütün bu bahisler karşısında muhatapların nasıl bir tavır takınacağı ortadadır. Daha henüz çok az sayıda insanın kendisine inandığı bir zamanda böyle konulardan bahsetmek, çok güçlü müşriklere meydan okumak ve “gelecek bize aittir” demek kolay değildi. Ama o, bütün bunları dâvasına olan sonsuz güven ve itimat içinde söylüyordu. Tabi bu söylediklerine yanındaki mü’minlerin de tam olarak inanması gerekiyordu. Onlar ayrıca sabır ve tahammül konusunda takviye istiyorlardı. Böylesi zor şartlar içinde Cenâb-ı Hak, vahiy, risâlet ve anlatılan kıssalar konusunda Efendimiz (s.a.s.)’e hitap ederken, esasen mü’minleri teselli ve takviye etmekteydi. İnancında zerre kadar şüphesi olmadığı açık ve olması da mümkün bulunmayan bir Peygamber’e böyle hitap etmekle, mü’minleri en ufak bir şüphe duymanın yanlışlığı konusunda uyarmaktaydı. (Ünal, s. 469-470)

Bu âyetlerde muhatap alınan kişinin Peygamberimiz değil, genel mânada insan olması da muhtemeldir. Buna göre şüphesi olan herkese hitap edilmekte, bu şüphesini izâle için işin doğrusunu bilenlere müracaat etmeleri istenmektedir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Bilmiyorsanız, bilenlere sorun!” (Enbiyâ 21/7)

Bununla birlikte:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/ibrahim-suresinin-7-ayeti-ne-anlatiyor-197498-m.jpg
İbrahim Suresinin 7. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/ibrahim-suresinin-3-ayeti-ne-anlatiyor-197473-m.jpg
İbrahim Suresinin 3. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/guzel-ahlakla-ilgili-ayetler-197467-m.jpg
Güzel Ahlakla İlgili Ayetler

“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/rad-suresinin-35-ayeti-ne-anlatiyor-197456-m.jpg
Rad Suresinin 35. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/ferhat-kars-kuran-ziyafeti-288---ankebut-suresi-41-45-ayetleri-197457-m.jpg
Ferhat Kars (Kuran Ziyafeti 288) - Ankebût Sûresi 41-45. Ayetleri

Ankebût Sûresi 41-45. Ayetler ve Meali 41. "Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de b ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/tuz-ile-ilgili-ayetler-197458.jpg
Tuz ile İlgili Ayetler

Tuz sözlükte, “Suda eriyen, kokusuz, dili yakan bir tada sâhip, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billûrsu madde” demektir. Tuz kelimes ...