# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَا يَرْقُبُونَ ف۪ي مُؤْمِنٍ اِلًّا وَلَا ذِمَّةًۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Lâ yerkubûne fî mu/minin illen velâ żimme(ten)(c) veulâ-ike humu-lmu’tedûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar, bir mü’min hakkında ne bir yemin, ne bir anlaşma, ne de bir hukuk hiçbir şey gözetmezler. Onlar, işte böyle sınır tanımaz saldırgan kimselerdir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlar hiçbir müminin yakınlık veya ahdini gözetmezler. İşte aşırı gidenler bunlardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir mü'min hakkında ne bir yemin gözetirler ne bir zimmet, bunlar öyle mütecavizler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar bir mü'min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bir mü'min hakkında ne bir yemin, ne de bir ahd (söz) gözetirler. İşte onlar gerçekten haddi aşanlardır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir mümin hakkında ne bir yemîn gözetirler, ne de bir zimmet (sözleşme). İşte bunlar mütecâvizlerdir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | (Onlar) Bir mü'min hakkında ne bir yemin ve ne de bir zimmet gözetmezler. Ve işte haddi tecavüz etmiş olanlar, onlardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar bir mü'min hakkında ne yemin gözetirler, ne bir taahhüt. Onlar böylesine haddi aşmış kimselerdir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | In a Believer they respect not the ties either of kinship or of covenant! It is they who have transgressed all bounds. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tevbe Sûresi 10. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
İsra suresinin 32. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 32. Ayet Arapça: وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا İs ...
İsra suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 23. Ayet Arapça: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِح ...
Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır. Mushaf t ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنّ ...
İsra suresinin 1. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 1. Ayet Arapça: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّك ...