# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَط۪يعُ رَبُّكَ اَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَٓائِدَةً مِنَ السَّمَٓاءِۜ قَالَ اتَّقُوا اللّٰهَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | İż kâle-lhavâriyyûne yâ ‘îsâ-bne meryeme hel yestatî’u rabbuke en yunezzile ‘aleynâ mâ-ideten mine-ssemâ-/(i)(s) kâle-ttekû(A)llâhe in kuntum mu/minîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O vakit Havâriler: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin Rabbin bize gökten bir sofra indirmeye güç yetirebilir mi?” demişlerdi; o da: “Eğer gerçekten mü’min iseniz Allah’tan korkun!” demişti. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Hani havârîler «Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi. O, «Îman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun» cevabını vermişti. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Havariler, "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi de, "İnanıyorsanız Allah'tan sakının" demişti. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Havariler:" Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir vakıt de o Havariyyun: yâ Isâ ibni meryem: Rabbin bize Semadan bir mâide indirilebilir mi? demişlerdi, «Allahdan korkun mü'minseniz» ddi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | O vakit havariler: «Ey Meryem oğlu İsâ, Rabbin bizim üstümüze gökden bir sofra indirebilir mi?» demiş, O (da): «Eğer inanmış (adam) larsanız Allah (ın kudretinden ve benîm peygamberliğimden şübheye sapmakdan) korkun» demişdi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Bir vakit Havârîler: 'Ey Meryemoğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?' demişlerdi. (O da:) 'Eğer (gerçekten) mü'min kimseler iseniz, Allah'dan sakının!' demişti.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir vakit de Havarî'ler: “- Ey Meryem oğlu Îsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? “ demişlerdi. Îsa da: “- Eğer müminseniz, Allah'a ve benim peygamberliğime inanmışsanız, Allah'dan korkun” demişti. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O vakit ki, havariler: «Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin gökten bizim üzerimize bir maide (sofra) indirebilir mi?» demişti. İsa da Allah Teâlâ'dan korkunuz, eğer siz mü'minler iseniz» dedi. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Hani Havariler “Ey Meryem oğlu İsa,” demişlerdi. “Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” İsa ise “Eğer mü'min iseniz Allah'tan korkun” demişti. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Behold! the disciples, said: "O Jesus the son of Mary! can thy Lord send down to us a table set (with viands) from heaven?" Said Jesus: "Fear Allah, if ye have faith." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mâide Sûresi 112. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
“Siz bu iftira etme işinin önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki o, Allah katında çok büyük bir suçtur.” (Nûr sûresi (24), 15) İslâm tarihini ...
Peygamberimizin (s.a.v.) ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) Kur’an’da dört defa “Muhammed”, bir defa da “Ahmed” olara ...
Sözlükte “korku namazı” anlamına gelen salâtü'l-havf tabiri fıkıhta düşman, eşkıya, hayvan saldırısı yahut yangın, sel tehlikesi gibi tehditler karşıs ...
Ayet-i kerimede buyrulur: ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Sonra gizli açık her ...
Hatim, “Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar ezberden veya yüzünden okuma” demektir. Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve ...
Ayet-i kerimede buyrulur: لٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُۘ ...