Şuarâ Sûresi 5. Ayet Tefsiri


5 / 227


Şuarâ Sûresi Hakkında

Şuarâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 224-227. âyetlerin Medine’de indiği söylenir. 227 âyettir. İsmini 224. âyette geçen ve “şâirler” mânasına gelen اَلشُّعَرَاءُ (şuarâ) kelimesinden alır. Sûrenin ayrıca “Tâ. Sîn. Mîm” ve birkaç peygamberin kıssasını ihtivâ etmesi sebebiyle الجامعة (Câmia) isimleri de vardır. Resmî sıralamada 26, iniş sırasına göre 47. sûredir.  

Şuarâ Sûresi Konusu

Furkan sûresinde yer alan “inzâr: Allah’ın azabıyla tehdit ve uyarı”, bu sûrede peygamber kıssalarından verilen muşahhas misallerle genişçe izah edilerek, İslâm’ı tüm yönleriyle bir hayat nizamı hâlinde tebliğ ve tatbik edip yerleştirmeye çalışan Resûlullah (s.a.s.) teselli buyrulur. Bu gâyeye matuf olarak yedi peygamber kıssası anlatılır. Bahsi geçen peygamberlerin gerçek peygamber olması gibi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de gerçek peygamber, ona indirilen kitabın da Allah kelâmı gerçek bir Kur’an olduğu haber verilir. Allah Teâlâ’nın varlık âlemine yerleştirdiği kevnî âyetler, önceki peygamberlerin gösterdiği mûcizeler, kavimlerinin başına inen ilâhî kahır tecellîleri ve bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in mûcizevî yapısı bu hakîkatin şahididir. Bu gerçekler ışığında Resûlullah (s.a.s.) bir kâhin ve şâir olmadığı gibi, Kur’an da bir kehânet ve şiir değildir. Şeytanların böyle her yönüyle ulvî ve hârikulâde bir söz indirmeleri mümkün olmadığı gibi, hangi vadide dolaştıkları belli olmayan şâirlerin de bunun gibi bir söz söylemeleri muhaldir.  O, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in kalbine Cebrâil (a.s.) tarafından inzal edilmiş, insanlığı ilâhî azap ile uyarıp ebedî nimetlerle müjdelemek maksadını taşıyan Allah kelâmıdır. Gerçek kurtuluş, ancak onun tâlimatlarına inanıp itaat etmekle mümkün olabilecektir. Sûre boyunca Cenâb-ı Hakk’ın “Azîz: çok güçlü, kuvvetli, mağlup edilemez bir kudret sahibi” ismi ile birlikte “Rahîm: çok merhametli” ismi tekrar edilir. İnsanlık tarihi, O’nun rahmet tecellilerine olduğu gibi gazap tecellilerine de şâhitlik etmektedir. Bu durumda, Allah’ın rahmetine mi, yoksa gazabına mı müstahak olmaya karar vermenin insanların kendi tercihlerine kaldığına işaret edilir.

Şuarâ Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi altıncı, iniş sırasına göre kırk yedinci sûredir. Vâkıa sûresinden sonra, Neml sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 197. âyeti ile son dört âyetinin (224-227) Medine döneminde indiğine dair rivayetler de vardır (Süyûtî, el-İtkån, I, 12; İbn Âşûr, XIX, 89-90).

TEFSİR:

Peygamber (s.a.s.)’in vazifesi, insanları zorla imana getirmek değil, sadece ilâhî hakîkatleri tebliğ etmektir. Kendilerine hakkın daveti ulaşan kimseler ise inanıp inanmama da serbesttir; dileyen iman edebilir, isteyen de inkâr edebilir. Dünya hayatının imtihan için yaratılmış olmasının hikmeti de budur. İnsan hür iradesiyle tercihte bulunacak ve ona göre de bir netice ile karşılaşacaktır. O halde Peygamberin, insanlar iman etmiyorlar diye kendini helak edercesine üzülmesine gerek yoktur. Bu şekilde Allah Resûlü (s.a.s.) teselli edilmektedir. Hem sonsuz kudret sahibi Allah dilese, onlara gökten bir mûcize indirir, hepsini inanmaya zorlayabilirdi. Yahut tepelerine öyle bir belâ indirirdi ki, boyunları bükülür kalırdı. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın böyle bir muradı yoktur. Asıl mesele bu hususta murâd-ı ilâhîyi tam anlamak, kul olarak üzerimize düşen vazifeyi yapmak ve işi Allah’a havale etmektir. İşte Allah Teâlâ’nın tanıdığı bu özgürlük sebebiyle kâfirler, kendilerine ne zaman Allah’ın en büyük rahmet tecellilerinden olmak üzere yeni bir ilâhî hatırlatma gelse, bir şeriat verilse veya bir peygamber gönderilse hemen ondan yüz çevirebiliyorlardı. Aynı minval üzere müşrikler de Kur’an’ı yalanlamışlar ve alaya almışlardır. Fakat alay ettikleri bu Kur’an’ın verdiği haberler yakında bir bir gerçekleşecektir. Kur’ân-ı Kerîm’in haber verdiği üzere İslâm peyderpey yayılacak, dünyanın her tarafına ulaşacak; kâfirlerin başlarına ise dünyada kahr-ı ilâhî inecek, onlar âhirette de ebedî azaba uğrayacaklardır. Eğer onlar ibret nazarıyla üzerinde yaşadıkları yeryüzüne ve aynı kara toprağın bitirdiği binbir renk, koku, çeşit ve desendeki bitkilere bakacak olsalar bu inkâr girdabından kendilerini kurtarabilirler:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/hz-ibrahim-as-ile-ilgili-ayetler-194966-m.jpg
Hz. İbrahim (a.s.) ile İlgili Ayetler

İbrâhim Âleyhisselâm; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den (a.s.) birçok ...