Peygamber'in yetki sınırı ile ilgili ayetler (14 kayıt)

En'âm / 50. Ayet

قُلْ لَٓا اَقُولُ لَكُمْ عِنْد۪ي خَزَٓائِنُ اللّٰهِ وَلَٓا اَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَٓا اَقُولُ لَكُمْ اِنّ۪ي مَلَكٌۚ اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰٓى اِلَيَّۜ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْاَعْمٰى وَالْبَص۪يرُۜ اَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ۟

Rasûlüm! De ki: “Size «Allah’ın hazîneleri yanımda» demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Yine size «ben bir meleğim» de demiyorum. Ben ancak bana vahyedilene tâbi oluyorum.” De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?”


En'âm / 66. Ayet

وَكَذَّبَ بِه۪ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّۜ قُلْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَك۪يلٍۜ

Fakat senin kavmin, gerçeğin ta kendisi olduğu halde Kur’an’ı yalanladı. Sen de onlara: “Ben sizin yaptıklarınızdan ve doğru yolu bulmanızdan sorumlu bir yetkili değilim!” de!


En'âm / 104. Ayet

قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَاۜ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِحَف۪يظٍ

Şüphesiz size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açıp gerçeği görürse faydası kendisine; kim de gözünü kapatıp körlük yaparsa zararı kendisinedir. O halde de ki: “Ben sizin başınızda bir koruyucu ve bir gözetleyici değilim.”


En'âm / 106. Ayet

اِتَّبِعْ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ وَاَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِك۪ينَ

Rasûlüm! Sen, Rabbinden sana ne vahyediliyorsa ona uy. O’ndan başka ilâh yoktur. Müşrikler ne derse desin aldırma, onlara ehemmiyet verme.


En'âm / 107. Ayet

وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ مَٓا اَشْرَكُواۜ وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَف۪يظًاۚ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَك۪يلٍ

Eğer Allah dileseydi onlar Allah’a şirk koşmazlardı. Seni onların başında bir koruyucu ve gözetleyici yapmadık. Sen onların yaptıklarından sorumlu bir vekil de değilsin.


Yunus / 49. Ayet

قُلْ لَٓا اَمْلِكُ لِنَفْس۪ي ضَرًّا وَلَا نَفْعًا اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ لِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌۜ اِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ

Onlara şöyle de: “Allah dilemedikçe, ben kendime ne bir zarar verebilir, ne de bir fayda sağlayabilirim. Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiği zaman artık onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.”


Yunus / 108. Ayet

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَد۪ي لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَاۚ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِوَك۪يلٍۜ

De ki: “Ey insanlar! Elbette size Rabbinizden gerçeğin ta kendisi olan Kur’an gelmiş bulunuyor. Artık kim doğru yolu seçerse kendi faydasına seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa yine kendi zararına sapmış olur. Ben sizin başınızda, yaptıklarınızın sorumluluğunu üzerine almış bir yetkili değilim!”


Hûd / 12. Ayet

فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحٰٓى اِلَيْكَ وَضَٓائِقٌ بِه۪ صَدْرُكَ اَنْ يَقُولُوا لَوْلَٓا اُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ اَوْ جَٓاءَ مَعَهُ مَلَكٌۜ اِنَّمَٓا اَنْتَ نَذ۪يرٌۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَك۪يلٌۜ

İnanmayanların: “Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber bir de bir melek gelmeli değil miydi?” demeleri yüzünden göğsün daralarak sana vahyedilen şeylerin bir kısmını onlara tebliğden geri duracak gibisin. Unutma ki sen ancak bir uyarıcısın. Her işi düzenleyen ve her hususta kendisine güvenilip dayanılacak olan ise Allah’tır.


Nahl / 35. Ayet

وَقَالَ الَّذ۪ينَ اَشْرَكُوا لَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِه۪ مِنْ شَيْءٍ نَحْنُ وَلَٓا اٰبَٓاؤُ۬نَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ دُونِه۪ مِنْ شَيْءٍۜ كَذٰلِكَ فَعَلَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۚ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ

Allah’a ortak koşanlar şöyle dediler: “Eğer Allah dileseydi, biz de, atalarımız da O’ndan başka hiçbir şeye ilâh diye tapmaz ve O’nun emri olmadan hiçbir şeyi kendimize haram kılmazdık.” Daha önceki müşrikler de tıpkı böyle yapmışlardı. Bu durumda peygamberlere düşen vazîfe, apaçık tebliğden başka ne olabilir?


Nahl / 82. Ayet

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ

Rasûlüm! Bütün bu nimetlere rağmen yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen, gerçeği apaçık bir şekilde anlatmandır.


Furkan / 56. Ayet

وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذ۪يرًا

Rasûlüm! Biz seni ancak bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.


Ankebût / 50. Ayet

وَقَالُوا لَوْلَٓا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَاتٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ قُلْ اِنَّمَا الْاٰيَاتُ عِنْدَ اللّٰهِۜ وَاِنَّمَٓا اَنَا۬ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ

İnkârcılar: “Muhammed’e Rabbinden bir kısım mûcizeler verilse ya!” diyorlar. De ki: “Mûcizeleri yaratmak ve indirmek ancak Allah’ın irade ve kudretine bağlıdır. Ben ise, gerçeği apaçık tebliğ eden bir uyarıcıyım.”


Şûrâ / 48. Ayet

فَاِنْ اَعْرَضُوا فَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَف۪يظًاۜ اِنْ عَلَيْكَ اِلَّا الْبَلَاغُۜ وَاِنَّٓا اِذَٓا اَذَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَاۜ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْ فَاِنَّ الْاِنْسَانَ كَفُورٌ

Eğer yüz çevirirlerse, şunu bil ki, biz seni onların yaptıklarından sorumlu bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğ etmektir. Doğrusu biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinir, şımarır. Fakat kendi elleriyle işledikleri günahlar yüzünden başlarına bir kötülük gelince, o zaman insan, gerçekten tam bir nankör kesilir.


Ahkaf / 9. Ayet

قُلْ مَا كُنْتُ بِدْعًا مِنَ الرُّسُلِ وَمَٓا اَدْر۪ي مَا يُفْعَلُ ب۪ي وَلَا بِكُمْۜ اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰٓى اِلَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ اِلَّا نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ

De ki: “Peygamber olarak gönderilen ilk kişi ben değilim. Bana veya size ne yapılacağını da bilemem. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım; çünkü ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”



https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/yapmakta-oldugu-iyiligi-devam-ettirmekle-ilgili-ayetler-199554-m.jpg
Yapmakta Olduğu İyiliği Devam Ettirmekle İlgili Âyetler

YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/muminun-suresinin-84-ayeti-ne-anlatiyor-199541-m.png
Müminûn Suresinin 84. Ayeti Ne Anlatıyor?

Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/tegabun-suresinin-tefsiri-199514-m.jpg
Teğâbün Suresinin Tefsiri

Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/muminun-suresinin-62-ayeti-ne-anlatiyor-199526-m.jpg
Müminûn Suresinin 62. Ayeti Ne Anlatıyor?

Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/muminun-suresinin-53-ayeti-ne-anlatiyor-199487-m.jpg
Müminûn Suresinin 53. Ayeti Ne Anlatıyor?

Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2022/11/yasin-suresinin-fazileti-189631-m.jpg
Yasin Suresinin Fazileti

Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ  (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...