Nahl Sûresi 106. Ayet Tefsiri


106 / 128


Nahl Sûresi Hakkında

Nahl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 128 âyettir. İsmini 68. âyetinde geçen ve “bal arısı” mânasına gelen اَلنَّحْلُ (Nahl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 16, nüzûl sırasına göre 70. sûredir. 

Nahl Sûresi Konusu

Nahl sûresi, peygamberlere gönderilen vahyin esas hedefinin tevhîd inancı yani “Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnızca O’na kulluk edilmeli ve sadece O’ndan korkulmalıdır” anlayışı olduğunu vurgulayarak başlar ve ağırlıklı olarak tevhidin delilleri üzerinde durur. Bununla beraber sûrede kâfirlerin bir kısım itirazlarına cevaplar verilir, iddiaları çürütülür ve şüpheleri ortadan kaldırılır. Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği dinin insan hayatında yapmayı hedeflediği değişim ve dönüşümler açıkça ortaya konur. Bu bağlamda adâlet, ihsan, sözünde durma, yemin ve anlaşmalara riâyet, haramlar-helâller ve tevbe gibi ahlâk ve muâmelâtla ilgili esaslar belirlenir. Yeri geldikçe öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem konularına temas edilir. Son olarak Peygamberimiz ve ona tâbi olanlara, kâfirlerin düşmanlık ve işkencelerine karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği; zaman, mekan ve muhatabın durumunu dikkate alarak İslâm’ı nasıl tebliğ etmeleri lâzım geldiği hatırlatılır.

Nahl Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on altıncı, iniş sırasına göre yetmişinci sûredir. Kehf sûresinden sonra, Nûh sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sondan üç âyetin Medine’de indiği yolunda rivayetler vardır. Hicretten bahseden 41. âyet ve sonrasının Medine’de indiği yolundaki görüş zayıf bulunmaktadır (41. âyetin tefsirine bk.).

مَنْ كَفَرَ بِاللّٰهِ مِنْ بَعْدِ ا۪يمَانِه۪ٓ اِلَّا مَنْ اُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْا۪يمَانِ وَلٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللّٰهِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ ﴿١٠٦﴾
Karşılaştır 106: Kalbi imanla dopdolu ve doygun olduğu halde baskı altında kalarak inkâra zorlanıp da bunu ancak diliyle yapan hâriç, her kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder ve bile isteye gönlünü küfre açarsa, böylelerinin üzerine dünyada Allah tarafından bir hışım çökecek, âhirette de onların payına çok büyük bir azap düşecektir.

TEFSİR:

Âyetin şöyle bir iniş sebebi vardır: Rivayete göre müş­rikler Ammâr’ı, babası Yâsir’i, annesi Sümeyye’yi, Suheyb’i, Bilâl’i, Habbab’ı ve Salim’i alıp onlara işkence etmeye başladılar. Sümeyye, iki deveye bağlandı ve ön tarafına bir harbe saplandı. Ona, “Sen erkekler sebebiyle İslâm’a girdin” de­nildi. Hem kendisi hem de kocası Yâsir fecî bir şekilde öldürüldü. İslâm tarihinde ilk şehit edilen kişiler bunlardır. Ammâr ise, zor ve baskı altında diliy­le onların istediklerini söyledi. Sonra gelip bunu Resûlullah (s.a.s.)’e arzetti. Efendimiz: “Kalbini nasıl buluyorsun?” sorunca O, “İman ile dopdolu ve huzur bulmuş olarak” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.): “Bir daha aynı şeyi yapmaya kalkışacak olurlarsa, sen de öyle yap” di­ye izin verdi. (Hâkim, el-Müstedrek, II, 357)

Dolayısıyla bu âyet, imanlarından vazgeçirilmek üzere dayanılmaz işkencelere ve acılara maruz bırakılan müminlerle alâkalıdır. Onlara, eğer hayatlarına karşılık küfrü kabul etmeye zorlanırlarsa, kalpleri iman bakımından sağlam olmak şartıyla sadece dilleriyle küfür sözlerini söylemelerinde bir sakınca olmadığı, böyle yaptıklarında affedilecekleri bildirilmektedir. Diğer taraftan eğer küfrü gönülden kabul ederlerse, hayatlarını kurtarsalar bile Allah’ın azabından kurtulamazlar. Fakat bu, kişinin hayatını kurtarmak için küfrü mutlaka söz ile kabul etmesi gerektiği mânasına gelmez. Bu sadece bir ruhsattır ve mümin için ideal bir durum değildir. Bu ruhsata göre eğer kişi küfrü kabul ettiğini söylerse, bundan hesaba çekilmez. Gerçekte bir mümin için ideal olan vücudu parça parça doğransa bile haktan başka bir şey söylememektir.

Resûlullah (s.a.s.) zamanında bazılarının bu ideale göre davrandığını, bazılarının ise kendilerine verilen izinden faydalandıklarını gösteren misaller vardır: Habbab b. Eret (r.a.) eriyen yağları ateşi söndürünceye dek kor üzerinde yatmaya zorlanmış, fakat imanında sebat göstermiştir. Bilal-i Habeşi (r.a.) de  demirden bir zırh içinde kavurucu sıcağın ortasında bırakılmıştır. Daha sonra kızgın kum üzerinde sürüklenmiş, fakat yine de “Allah birdir” demeye devam etmiştir. Habib b. Zeyd b. Asım (r.a.) adındaki müminin ise yalancı peygamber Müseylime’nin emriyle uzuvları birer birer kesilmiştir. Her uzvu kesilişinde ona bu yalancıyı peygamber olarak kabul etmesi söylenmiş, fakat o son nefesini verinceye dek her seferinde onun peygamberliğini reddetmiştir. (bk. Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, V, 172) Ammar b. Yasir (r.a.) ise yukarıda zikredildiği üzere çektiği acılar karşısında canını kurtarabilmek için sadece diliyle onların istediklerini söylemiştir.

Bu gibilere bir sorgu ve ceza olmakla beraber kalplerini isteye isteye küfre açan kimselerin dünyada Allah’ın gadap ve hışmına, âhirette de büyük bir azaba uğrayacaklarında şüphe yoktur. Bunun sebebi şudur:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...