Nahl Sûresi 114. Ayet Tefsiri


114 / 128


Nahl Sûresi Hakkında

Nahl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 128 âyettir. İsmini 68. âyetinde geçen ve “bal arısı” mânasına gelen اَلنَّحْلُ (Nahl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 16, nüzûl sırasına göre 70. sûredir. 

Nahl Sûresi Konusu

Nahl sûresi, peygamberlere gönderilen vahyin esas hedefinin tevhîd inancı yani “Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnızca O’na kulluk edilmeli ve sadece O’ndan korkulmalıdır” anlayışı olduğunu vurgulayarak başlar ve ağırlıklı olarak tevhidin delilleri üzerinde durur. Bununla beraber sûrede kâfirlerin bir kısım itirazlarına cevaplar verilir, iddiaları çürütülür ve şüpheleri ortadan kaldırılır. Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği dinin insan hayatında yapmayı hedeflediği değişim ve dönüşümler açıkça ortaya konur. Bu bağlamda adâlet, ihsan, sözünde durma, yemin ve anlaşmalara riâyet, haramlar-helâller ve tevbe gibi ahlâk ve muâmelâtla ilgili esaslar belirlenir. Yeri geldikçe öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem konularına temas edilir. Son olarak Peygamberimiz ve ona tâbi olanlara, kâfirlerin düşmanlık ve işkencelerine karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği; zaman, mekan ve muhatabın durumunu dikkate alarak İslâm’ı nasıl tebliğ etmeleri lâzım geldiği hatırlatılır.

Nahl Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on altıncı, iniş sırasına göre yetmişinci sûredir. Kehf sûresinden sonra, Nûh sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sondan üç âyetin Medine’de indiği yolunda rivayetler vardır. Hicretten bahseden 41. âyet ve sonrasının Medine’de indiği yolundaki görüş zayıf bulunmaktadır (41. âyetin tefsirine bk.).

فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ ﴿١١٤﴾
Karşılaştır 114: Öyleyse, Allah’ın size rızık olarak verdiği helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk yapıyorsanız O’nun nimetlerine şükredin.

TEFSİR:

İnsanın dünya hayatını devam ettirebilmesi için elbette yemeğe ve içmeğe ihtiyacı vardır. Bunu helâl yollardan karşılamalı ve ölçülü kullanmalıdır. Yiyip içmekten maksat ise hayvanlar gibi şuursuzca yaşamak değil, bu nimetleri bahşeden Allah’a şükretmektir. O’nun sevdiği bir kul olmaya çalışmaktır. (bk. Bakara 2/172) Bunun yolu, bedenin ihtiyaç duyduğu maddi gıdaların ötesinde, ruhun ihtiyaç duyduğu manevî gıdaları almaya özen göstermektir. Bu sebeple Hz. Mevlânâ, bu âyetin bir işareti sayılacak şekilde şöyle demektedir:

“Çocuğun gözü, eşek gibi maddî yiyeceklerde, dünyaya ait isteklerde­dir. Akıllı kişilerin gözleri ise âhiret işlerinde, son hesaplardadır. O çocuk gibi gâfil olan kişi, ahırdaki otu lezzetli bulur, yâni dünya nimetlerinden hoşlanır, onların zevkine varır. Olgun kişi ise ahırdaki hay­vanların kasap eliyle kesileceğini, yâni çeşitli gıdalarla beslenen beden­lerin sonunda mezarlarda çürüyeceğini düşünür. Bir adı da اَلْمُم۪يتُ (Mümît) “Öldüren” olan Cenâb-ı Hakk’ın bize verdiği çeşitli yiyecekler, aslında acıdır. Maksat bizi beslemektir. Sanki o, bizim etimizi tartmak için bir terazi koymuştur. Sen, Hakk’ın verdiği mânen öldürücü olan nimetlerini yeme de  اَلْمُحْي۪ي(Muhyî) “diriltici” olan hikmet otunu otla. Çünkü Allah o otu, karşılığında sen­den bir şey beklemeden, sadece bir bağış olarak sana lutfetmektedir.

Ey gâfil kişi! Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân’da, «Allah’ın size rızık olarak verdiği helâl ve temiz nimetlerden yiyin» (Nahl 16/114) diye buyurduğu rızkı, sen «hikmet» sanmadın da «ekmek» sandın. Allah’ın verdiği rızk; mertebesine, anlayış ve seziş kabiliyetine göre, hikmet ve mârifettir. O yiyenin sonunda boğazında durmaz, seni öl­dürmez. Bu bedene ait olan ağzı kaparsan, sende mânevî ve rûhanî bir ağız açı­lır da, o ağızla ilâhî sırlar ve mârifetler lokmalarını yersin. Eğer sen şu beden şeytanının sütünden kesilirsen, Hakk’ın mânevî sofrasına oturursun da, nice akıl almaz nimetler yersin.” (Mevlânâ, Mesnevî, 3741-3748. beyitler)

İşin manevî yönü böyle olmakla beraber şeriat planında hangi etlerin haram kılındığını ve zaruret halinde tanınan ruhsatları bildirmek üzere şöyle buyruluyor:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/hz-ibrahim-as-ile-ilgili-ayetler-194966-m.jpg
Hz. İbrahim (a.s.) ile İlgili Ayetler

İbrâhim Âleyhisselâm; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den (a.s.) birçok ...