Nahl Sûresi 84-85. Ayet Tefsiri


84-85 / 128


Nahl Sûresi Hakkında

Nahl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 128 âyettir. İsmini 68. âyetinde geçen ve “bal arısı” mânasına gelen اَلنَّحْلُ (Nahl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 16, nüzûl sırasına göre 70. sûredir. 

Nahl Sûresi Konusu

Nahl sûresi, peygamberlere gönderilen vahyin esas hedefinin tevhîd inancı yani “Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnızca O’na kulluk edilmeli ve sadece O’ndan korkulmalıdır” anlayışı olduğunu vurgulayarak başlar ve ağırlıklı olarak tevhidin delilleri üzerinde durur. Bununla beraber sûrede kâfirlerin bir kısım itirazlarına cevaplar verilir, iddiaları çürütülür ve şüpheleri ortadan kaldırılır. Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği dinin insan hayatında yapmayı hedeflediği değişim ve dönüşümler açıkça ortaya konur. Bu bağlamda adâlet, ihsan, sözünde durma, yemin ve anlaşmalara riâyet, haramlar-helâller ve tevbe gibi ahlâk ve muâmelâtla ilgili esaslar belirlenir. Yeri geldikçe öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem konularına temas edilir. Son olarak Peygamberimiz ve ona tâbi olanlara, kâfirlerin düşmanlık ve işkencelerine karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği; zaman, mekan ve muhatabın durumunu dikkate alarak İslâm’ı nasıl tebliğ etmeleri lâzım geldiği hatırlatılır.

Nahl Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on altıncı, iniş sırasına göre yetmişinci sûredir. Kehf sûresinden sonra, Nûh sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sondan üç âyetin Medine’de indiği yolunda rivayetler vardır. Hicretten bahseden 41. âyet ve sonrasının Medine’de indiği yolundaki görüş zayıf bulunmaktadır (41. âyetin tefsirine bk.).

وَيَوْمَ نَبْعَثُ مِنْ كُلِّ اُمَّةٍ شَه۪يدًا ثُمَّ لَا يُؤْذَنُ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ ﴿٨٤﴾
وَاِذَا رَاَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا الْعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ ﴿٨٥﴾
Karşılaştır 84: Kıyâmet günü her ümmetten bir şâhit getireceğiz; o gün kâfirlere özür dilemeleri için izin verilmeyecek ve dünyaya dönüp Allah’ı hoşnut edecek işler yapmalarına da müsaade edilmeyecektir.
Karşılaştır 85: Zulmedenler azapla yüz yüze geldikleri zaman artık ne azapları hafifletilir ne de kendilerine kurtuluş adına herhangi bir mühlet tanınır.

TEFSİR:

Kıyâmet günü her bir ümmete gönderilecek şâhit ya o ümmetin peygamberi veya o topluluğu tevhide ve Allah’a ibâdete çağıran; onları küfür, şirk ve diğer günahların feci âkıbetlerine karşı uyaran ve kıyamet günündeki hesap ile korkutan Peygamber’in takipçilerinden biri olacaktır. O, içinde yaşadığı topluma doğru bir tebliğde bulunduğu, fakat onların bilerek ve isteyerek o günahları işledikleri hususunda şâhitlik edecektir. O gün kâfirlerin ve günahkârların suçları açık belgelerle ispatlanacağı için onların mazeret ileri sürmelerine ne gerek kalacak ne de buna fırsat tanınacaktır. Nitekim bir başka âyette: “Kendilerine izin verilmez ki, özür dileyebilsinler” (Mürselât 77/36) buyrulur. Bu bakımdan onların konuşmalarına, mazeret beyân etmelerine, tekrar dünyaya dönme taleplerine izin verilmeyecektir. Onlar susturulacak, böylece şâhitler şâhitliklerini rahat bir şekilde yapacaklardır. Yine onlara, işledikleri günahlar sebebiyle Rablerinden özür dileme ve O’ndan kendilerini affedip razı olmasını isteme fırsatı da verilmeyecektir. Yahut onlardan Allah’ın rızâsını kazanabilecekleri bir şey yapmaları da istenmeyecektir. Çünkü rızâ ancak iman ve sâlih amellerle olur. Âhiret ise amel işleme, günahlardan tevbe edip af dileme yeri değil, dünyada işlenen amellerin hesabının görülüp karşılığının verildiği dehşetli bir âlemdir. Dünyadaki fâni ömrünü zulüm ve haksızlıklarla zayi edenler, âhirette girecekleri azabı görünce, ondan kurtulmak için yalvarıp yakaracaklar, fakat azıcık da olsa ne azapları hafifletilecek, ne de oraya girmeleri bakımından bir an geç bırakılacaklar. Hemen zincirlere vurulup ateşe atılacaklardır.

Şu âyet-i kerîmeler ne kadar dehşet vericidir:

“Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: «Ne olur, Rabbinize yalvarın da, bir günlüğüne olsun azabımızı hafifletsin!» diye feryat edecekler. Cehennem bekçileri: «Size peygamberleriniz apaçık deliller getirmemiş miydi?» diye soracaklar, onlar da: «Evet, getirmişlerdi, fakat biz inkâr etmiştik» diye cevap verecekler. Bunun üzerine bekçiler: «Madem öyle, biz değil, kendiniz Allah’a yalvarın! Ama bilin ki, kâfirlerin yalvarmaları boşa gitmeye mahkûmdur» diyecekler.” (Mü’min 40/49-50)

Yine mahşer yerinde müşriklerle, onların taptıkları putlar karşı karşıya gelecekler ve aralarında bir kısım konuşmalar geçecektir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/hz-ibrahim-as-ile-ilgili-ayetler-194966-m.jpg
Hz. İbrahim (a.s.) ile İlgili Ayetler

İbrâhim Âleyhisselâm; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den (a.s.) birçok ...